ÇEVRE VE DOĞA KATLİAMI

İzzettin ÇOPUR 
(E) Albay
Araştırmacı Yazar

  

ÇEVRE VE DOĞA KATLİAMI

 Ormanlarımız yanıyor

Muğla Dalaman’daki orman yangını

          Muğla’nın Dalaman İlçesinde Karaağaç mevkiinde kızılçam koru ormanlarında yangın çıkmıştır.10 Temmuz 2019 günü saat 15.00 sıralarında çıkan yangın 17 saat sonra söndürülebildi. Yangında 3 bin 500 dönümlük (350-400 hektar) orman kül oldu. Ormandaki birçok canlı hayvan kurtarılamadı.[1]

 Muğla’nın Dalaman İlçesindeki yangın sonrasındaki görüntü

 Antalya Manavgat’taki orman yangını

           Antalya Manavgat Arap beleni mevkiinde 7 Ağustos 2019 gece yarısı ormanlık alanda çıkan ve 7 saat süren yangında, 30 hektarlık ormanlık alan, tarım alanları ve zeytin ağaçları zarar gördü.

 Antalya Manavgat Arap beleni mevkiindeki orman yangını

 Mersin Bozyazı’daki orman yangını

        Aynı gün Mersin’in Bozyazı İlçesi’nde kızılçam ormanı ve makilik alanda çıkan yangında 2 hektar orman, yok olmuştur.

 Mersin’in Bozyazı ilçesindeki orman yangını

 Bodrum’da ki orman yangını

         Turizm cenneti Bodrum’un Bayır bölgesinde de yangın çıkmış ve 40 hektarlık alanda etkili olan yangın, ekipler tarafından 6 saatlik müdahalenin ardından kontrol altına alınmıştır. Yangın sonrasında binlerce çam ağacı, yüzlerce zeytin ağacı yok olmuştur. Ağaçlarını kaybeden çiftçiler, “Evlatlarımız yandı. Oksijenimiz, gelirimiz tükendi” diyerek gözyaşı dökmüşlerdir. [2]

 Bodrum’daki orman yangın (7 Ağustos 2019)

 Bursa’da orman yangını

           Bursa’nın Orhaneli-Mustafakemalpaşa sınırındaki Ömeraltı Mahallesi yakınlarında 5 noktada çıkan çam ağaçları ile kaplı alanda orman yangını çıkmış, 12 saatlik mücadele sonucu kontrol altına alınabilmiştir. Yangında yaklaşık 100 hektar ormanlık alan zarar görmüştür.[3] (5 Ağustos 2019) 

 Bursa Orhaneli Ömeraltı Mahallesindeki orman yangını

 Yangın sırasında görevlisinin olmadığı yangın gözetleme kulesi

        Bursa Orhaneli Ömeraltı Mahallesinde çıkan orman yangınını önleme amacıyla kurulan gözetleme kulelerinde görevli olmadığı, yangınla mücadelede büyük önem taşıyan erken uyarı ve anında müdahale konusunda zafiyet yaşandığı, gözetleme kulelerinin yanında bulunması gereken arazöz ve su tanklarının da olmadığı anlaşılmaktadır. [4]

 Eskişehir’deki Orman yangını

        Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinin Yapıldak Mahallesi civarında, 13 Ağustos 2019 günü yaklaşık 30 hektarlık alanda etkili olan karaçam ormanında yangın çıkmıştır.[5]

 

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde çıkan orman yangını

İzmir’deki yangın

            İzmir’in Karabağlar ilçesinin Tırazlı Mahallesinde 18 Ağustos 2019 günü başlayan 3 günün sonunda kontrol altına alınabilen ancak 5 gün devam eden orman yangınları hızla büyüyerek Menderes ve Seferihisar ilçelerine de sıçramıştı. Yaklaşık 500 hektarlık alanda etkili olan yangın, günler sonra kontrol altına alınabildi…

 İzmir’de 18 Ağustos 2019 günü başlayan orman yangını (Menderes ilçesi)

  İzmir’deki 18 Ağustos 2019 günü başlayan ve 3 gün sonra kontrol altına alınabilen orman yangından sonraki görüntü

 

Orman yangınında.  Bir kaplumbağa. Yaban hayatı da orman ile birlikte kül oldu.

         Tarım ve Orman Bakanlığı 24 Ağustos 2019 günü yaptığı yazılı açıklama; “… 2019 yılında 1377 orman yangınında 3192 hektar ormanın zarar gördüğünü, ülkemizde son 10 yıllık istatistiklere göre yıllık ortalama 2.388 orman yangını meydana geldiğini, bu yangınlarda yıllık ortalama 6.665 hektar ormanın zarar gördüğünü,” [6] ifade etmiştir. 

                                                                

 Uçakla orman yangınının söndürülüşü Uçaklar tek seferde yüksek miktarda su alabiliyor

 

Helikopterlerle yangına müdahale

        Sözcü Gazetesinin 23 Ağustos 2019 tarihli nüshasında gazetenin yazarı Rahmi Turan’ın, “Orman faciası!” başlıklı köşe yazısında;

       “… Orman yangınları ülkemizin içler acısı sorunlarından biri. İzmir’de 5 günde 150 futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alan kül oldu. Yangına müdahalede yetersiz kalan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sadece ona buna laf yetiştirmeye çalışıyor.

        Dalaman, Datça ve Göçek’i kasıp kavuran orman yangınının üzerinden bir aya geçti ama Bakan’ın hala hiçbir ders almadığı görülüyor!

      Orman yangınları faciasını Meclis gündemine taşıyan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray’a göre, söndürme işlemleri bir kamu yönetimi rezaleti!

      Bakan Pakdemirli “THK (Türk Hava Kurumu) uçakları yangın söndürmek için neden kullanılmıyor?” sorusuna “Uçaklar uçuşa hazır değil” diye cevap veriyor. Türk Hava Kurumu ise Bakan’ı yalanlayarak “Uçaklarımız hazır!” diyor.

      Bakan Pakdemirli ne kadar kıvırtırsa kıvırsın, yangına müdahalede yetersizliğini örtbas edemiyor ve bu arada ülkenin milli serveti ormanlar kül oluyor!”  

 

 Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli

 Devletin Bakanı, devletin kurumuna güvenmiyor

       İzmir ve civarında günlerce süren kızılçamlar orman yangınlarına, 35 yıldır büyük fedakârlıklarla görev yapan 94 yıllık maziye sahip Türk Hava Kurumu’na bağlı (THK) yangın söndürme uçaklarının (köpük taşıyan, denize, göle, baraja, ırmağa inebilen amfibik Kanada yapımı uçak)  kullanılmaması ile ilgili olarak;

        Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, uçakların bozuk olduğunu ve yağ kaçırdığını söylemiş, bunun üzerine THK yetkilileri, devletin bir kurumu olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden aldıkları uçuş belgesini göstermişti.

       Bakan Pakdemirli devletin verdiği rapora rağmen, THK uçaklarının (14 adet) güvensiz olduğunu söylemiş (22 Ağustos 2019);

      “…Biz bir kamu kurumuyuz, bu iş çocuk oyuncağı değil. Benim teşkilatım bunlarla uçmak istemiyor, ‘Ben bu uçağa binmem’ diyor.  Bu uçaklar belge üzerinde ne olursa olsun, emniyetli olarak addedilmiyor. Biz bu uçakları emniyetli bulmuyoruz, konu bitmiştir.

      6 tane apronda (THK) uçak gözüküyor3 tanesinin motorlarının içine kuşlar yuva yapmış, motor yok motor. Bunun geri planında hükümetimize bir siyasi saldırı var. THK siyasetin oyuncağı olmuş durumdadır. Ana muhalefet partisiyle (CHP) birlikte hareket ediyor.” Demiştir…

       Tarım Orman Bakanı Bekir Pekdemir’in “Bu uçaklar (THK) eski, bozuk, yağ kaçırıyor” açıklamasına karşı THK üst düzey yetkilisi THK uçaklarının uçuş belgesini göstererek yaptığı açıklamada;

        “… Yangın söndürme uçaklarımız ne bozuk, ne eski, ne de yağ kaçırıyor. Hepsinin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden uçuş emniyeti raporu var. Biz para pul istemiyoruz. Gelin desinler motoru çalıştırır gideriz.

       İzmir Karabağlardaki yangın başladığında uçağımızın park yerinden alevler gözüküyordu ve biz müdahale edemedik, içimiz yandı. Yanan ormanlar bu ülkenin serveti, doğası tabiatı… Uçaklar da milli servet, bu milletin bağışladığı kurban derileri ile alındı.

       Biz geçen sene (2018) bu uçaklarla Yunanistan’daki yangını söndürdük. Biz bu uçakları yakında Teknofest fuarlarına götüreceğiz. Bozuk uçakla festivale katılır mıyız? Tüm belgeleri sayın bakana (Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli) da gönderdik.” [7] Diye ifade etmiştir.  (Bu uçaklar 2,5 yıl önce de İsrail’deki yangının söndürülmesi için başarı ile kullanılmıştır.) 

 

Türk Hava Kurumuna ait yangın söndürme uçaklarından (Kanada yapımı CL-215 modeli) biri mürettebatı ile birlikte

 

THK uçaklarına ait Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden uçuş emniyeti raporu

 Bodrum Turgut Reis’te yangın

        Muğla Bodrum’a bağlı Turgutreis Mahallesi Bayrak Tepesi Mevkii’nde 1 Ağustos 2020 günü başlayan orman yangını, Akyarlar, Bala, Ortakent-Yahşi ve Karabağlar mahallelerine yayıldı.  18 saat süren yangında 50 hektarlık makilik alan da kül olmuş ve Tarım arazileri de zarar görmüştür. [8]

                                                            

Adana’nın Kozan İlçesinde yangın

            Adana’nın Kozan ilçesi Kuyubeli köyünde 23 Ağustos 2020 günü öğle saatlerinde 3 farklı noktadan çıkan 2 gündür devam eden orman yangınında 200 hektardan fazla ormanlık alan zarar gördü. Ayrıca 12 ev de kül oldu ve birçok hayvan da ağaçlarla birlikte yaşamını yitirdi. Bölgede bulunan 6 köy ve 800 hane tahliye edildi. Yangına 2 uçak, 19 helikopter, 35 iş makinesi, 155 arazöz ve 750 personelle müdahale edildi…

           Adana Valisi Süleyman Elban, yangın ile ilgili olarak yaptığı açıklamada;

         “… Yangının kundaklama olduğunu tahmin ediyoruz. Onu ancak yangın söndürüldükten sonra sahada yapacağımız incelemeler neticesinde tespit edeceğiz. Ancak birkaç ayrı noktada çıkmış olması kundaklama ihtimalini güçlendiriyor.İfadelerini kullanmıştır. [9]

 

Adana’nın Kozan ilçesi Kuyubeli köyündeki orman yangını

 Aydos ormanları yanıyor

          İstanbul’un nefes aldığı, Anadolu yakasının en büyük ormanlık alanlarından birisi olan Kartal’daki Aydos Ormanlarında sabaha karşı henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın kısa bir sürede geniş bir alana yayıldı. Yaklaşık 5 dönüm ormanlık alan alev alev yandı.  Yangın bir saatlik çalışmanın sonunda söndürüldü. (3 Ekim 2020) [10]

 

Kartal’daki Aydos Ormanlarında çıkan yangın

  Hatay’da orman yangını

            Hatay’ın Belen ilçesi Petek mevkiinde çıkan orman yangını yayılarak İskenderun ve Arsuz ilçelerine sıçradı. Bazı yerleşim yerleri emniyet güçleri tarafından tedbir amaçlı tahliye edildi. (9 Ekim 2020) 

                                                                 

Hatay’ın Belen ilçesinde çıkan orman yangın görüntüsü

             Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Hatay’daki orman yangınının 300-400 hektarlık bir alanı kapsadığını ve yangında 7 daire, 11 müstakil ev, 14 işyeri, 8 fabrika, 4 araç, 3 depo, 35 arı kovanı ve 70 vatandaşımızın etkilendiğini… Yangına 2 uçak, 6 helikopter, 130 arazöz, 10 dozer ve 500 personelle müdahale ettiklerini çok ciddi kasıt şüphelerinin ortaya çıktığını açıkladı.[11] 

            Hatayda Belen ilçesinde başlayan ve büyük hasarlara yol açan orman yangını sonrası CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin tarafından TBMM’ne verilen araştırma önergesi,  AKP ve MHP milletvekilleri oylarıyla reddedilmiştir…

            CHP’li Şahin, araştırma önergesinin reddedilmesi üzerine sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada;

“…Yangınlara müdahale kadar, yangını önleyici mekanizmaları güçlendirmek de önemlidir. Yangın yönetim planları oluşturulmaması hasarın boyutunu artırmaktadır. Doğa bizim nefesimiz, geleceğimizdir. Doğa katliamı ise vatana ihanettir. Ormanları korumanın önünü kapatan, rant için yangına göz yumanlar da en az orman yakanlar kadar vatan hainidir.” [12] Demiştir. 

           Yaban hayvanları kıyıma uğruyor

            Tarım ve Orman Bakanlığı,  Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Merkez Av Komisyonu tarafından 2020-2021 av sezonu için yaban hayvan neslinin tükenmesi pahasına… Türkiye genelinde, yaban ve dağ keçileri, yaban koyunu ile kızıl geyik, ceylan ve karaca gibi 784 yaban hayvanının, turizm aktivitesi (Av Turizmi) olarak avlanmasıyla ilgili ihale açılmıştır.  [13] (10 Temmuz 2020)

           Tunceli’de soyu tükenmekte olan dağ keçileri

             Orman ve Su işleri eski Bakanı Veysel Eroğlu, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıtta, 2017’de 490 yaban hayvan avına izin verildiğini ve karşılığında 3 milyon 36 bin lira gelir elde ettiklerini açıklamıştır.

            2011-2015 yılları arasında av turizmi kapsamında ülkemize gelen 5 bin 349 yabancı avcıdan da 14 milyon 335 bin lira gelir elde edildi. Yabancı avcılar, yaban koyunu ve keçisi kızıl geyik, yaban domuzu, ceylan, karaca ve keklik avladı.[14]

 

Kızıl geyik

 Orman yangınından sonra İmara açılmayacak dediler 4 otel diktiler

            Muğla’nın Bodrum İlçesi Güvercinlik ilçesinin en gözde yerinden biri olan Pina Yarımadasında 15 Temmuz 2007 tarihinde farklı noktalardan çıkan ve sabotaj ihtimali yüksek olan yangında Halep çamlarının da bulunduğu 250 hektar zümrüt yeşili çam ormanı kül oldu.[15]

                                                              

Pina Yarımadasındaki 2007 yılında çıkarılan yangın

Pina Yarımadası’nda yangından sonra dikilen otellerin görüntüsü

       AK Parti Antalya Milletvekili ve dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın, alanın kesinlikle imara açılmayacağını ve tekrar yeşillendirileceğini söylemesine rağmen bu gün yukarıdaki resimde görüldüğü gibi yanan yere 4 dev beş yıldızlı otel yapılmıştır…

AK Parti Antalya Milletvekili ve dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın

            Çevre Koruma Platformu üyesi Av. Remzi Kazmaz ise dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Bodrum kıyılarında bürokrat ve işadamlarıyla yatta gezdiğini hatırlatarak; (5 Ekim 2015)

            “… Bu binaların yükselmesi bir tesadüf müdür? Pina Yarımadasında yapılan bu binaların hukuka aykırı gidişatına hiç kimde dur diyemedi. Bunca şikâyetin cevabı alınamadı. Kim bu sihirli güç?” [16] Diye tepki gösterdi.

            Pina Yarımadası ile ilgili başlatılan hiçbir yasal süreçten sonuç alamadıklarını belirten Av. Remzi Kazmaz; (7 Haziran 2017)

            “…Hep bu olayın önü sihirli bir güç ile tıkanmaktaydı sanki. Çünkü Pina’nın hukuki hiçbir yanı yoktu. Pina’da şu an hukuk üzerinden hiçbir hukuki dayanağı olmayan bir cehennem inşa ediliyor.  Bodrumda önce ormanlar yakılıyor arkasından ‘Turizm Teşvik Kanunu’na’ göre burada oteller yapılarak turizme hizmet ettiklerini savunuyorlar.

         Bir gece yarısı Bodrum’da bir gelenek haline gelen yangınla Pina yok edildi. Bodrum’da her yıl onlarca yangın çıkar. Bazıları kaza diye tutanaklara geçer bazıları da faili meçhuldür. Faili meçhuller arasında yer alan Pina Yarımadası’ndaki o yangın çıktıktan hemen sonra bakanlık tarafından inşaat için tahsis edildi. İki kattan fazla asla imara izin verilmeyen Bodrum’da, şu anda 10 katlı rezidans oteller şu faili meçhul yangının olduğu Pina Yarımadası’nda yükseliyor.” [17] Demiştir.   

 Ağaçlarımız, Bahçelerimiz katlediliyor

 Sedir Ağaçları katlediliyor

        6 Ocak 2015 tarihinde Antalya’nın Hisarçandır bölgesi Ekizce Yaylası’nda İMSA Mermer firması tarafından yaşları 200-800 arasındaki yüzlerce sedir ağaçları kesilmiştir.

Kesilen sedir ağaçları

          Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi’nin hazırladığı “Avrupa’da Orman Yangınları 2008” raporuna göre, 17 Avrupa ülkesi içerisinde, Türkiye’nin 2008 yılında 27 bin 848 hektar ormanlık alanını kaybetmesiyle Avrupa’da en çok ormanlık alan kaybeden ülke olduğu belirtilmiştir.

          Karadeniz Bölgesinde yapılması planlanan Yeşil Yol Projesi kapsamında, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesi Ausor, Haczane yaylalarında ağaç katliamı yaşandı. Yüzlerce ladin ve çam ağacı kesildi. (14 Temmuz 2015). İstanbul’un can damarı olan Kuzey Ormanları üzerinde inşa edilen 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun yarattığı doğa katliamı devam etmektedir.

 Nükleer santral için ağaç katliamı

          Sinop İl merkezine 14 kilometre mesafede, Sinop’un doğa harikası İnceburun yarımadasında, Türkiye’nin ikinci nükleer santral projesinin (elektrik üretimi, Japonya tarafından yapılacak) yapılması planlanıyor. Bölgede aylardır süren ağaç katliamı 650 bini geçti.  Bölge halkı santrala karşı açtıkları davanın sonucunu bekliyor. (25 Ekim 2018) [18]

                

İnceburun’da nükleer santral için kesilen ağaçlar

           Davanın duruşmasında, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) adına Mehmet Özdağ, “Enerji Raporu” nu sundu. Raporda nükleer santral’ın Türkiye için geçerli olmadığını, elektrik maliyetinin çok yüksek ve nükleer yakıt temini ve teknolojisinin dışa bağımlı olacağını belirterek;

            “… Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallarında meydana gelen can kayıpları ve çevre felaketlerinin çok büyük ve telafisi olanaksız hasarlara neden olduğu görüldü ve tüm dünyada nükleer santrallerin risk faktörü çok yüksek olarak kabul edilmeye başlandı. Demiştir.

          Nükleer santrali, illa yurdun cennet köşesine, deniz kenarına, kışın nüfuzu 50 bin, yazları ise 200 bine ulaşan Sinop’ta, turistik ve ormanlık alana yapmak hangi akla hizmettir?

 Ormanlık alan yok oldu

İstanbul’un yeni havalimanının (3.Havalimanı) yapımı, kuzey ormanlarında aşağıdaki resimlerde görüldüğü gibi doğa katliamına sebep olmuştur. (30 Kasım 2018)

 

Uydu görüntüleri, çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık alanın nasıl yok edildiğini göstermektedir

           İstanbul yeni Havalimanı inşaatı için Havalimanı’nın yanı başında Eyüp Akpınar Mahallesi (Ağaçlı) sınırları içinde Karadeniz kıyısındaki 2 bin 300 hektarlık ormanlık alan (657 bin ağaç kesilmek suretiyle) yok edilirken çevresinde deki inşaat için açılan taş ve kum ocaklarının genişletilmesiyle de birlikte yeşil doku yok edilmiştir. [19]

           İstanbul yeni havalimanının ormanlık alana yapılmasının uygun olmadığı, İstanbul’un doğal gelişim aksına da (İstanbul’un gelişme aksı doğu-batıdır, kuzey-güney değildir)   aykırı bulunduğu, bu bölgenin kuş türünün göç yolu olduğu, Karadeniz’in rüzgârının bol olduğu bunun ise uçuş güvenliğini tehlikeye düşüreceğini uzmanları tarafından ifade edilmektedir. Ayrıca 3 üncü havalimanının, Tekirdağ İstanbul arasındaki Silivri’de, ya da Anadolu tarafında yapımının daha uygun olacağı değerlendirilmektedir. [20] 

 Şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlu Parkı Araplara satıldı

           Trabzon Beşikdüzü’nün, AKP’li Belediye Başkanı Orhan Bıçakçıoğlu’nun ısrarı ve AKP çoğunluğundaki meclisi, 1 Mart 2017 tarihli oturumunda, 9 bin 297 metrekare büyüklüğündeki Şehit Üsteğmen Erdal Kurtoğlu Parkı’nın Arap kökenli Al Ajaji isimli yabancı (Suudi Arabistan) bir şirkete 5 milyon 100 bin TL’ye satılmasını kararlaştırdı.  Katarlı şirket,  halkın kullanımına ait olan bu parka, AVM, rezidans ve otel yapılması planlıyordu. Belediye’nin bu kararına karşı yapılan iptal davasından sonra Trabzon İdare Mahkemesi, son olarak 12 Mart 2019 tarihli kararıyla 3. Kez Şehit Kurtoğlu Parkı’nın yabancı Arap şirketine satışının durdurulmasını hükmetti.[21] 

 

1994’te adı verilen Şehit Erdal Kurtoğlu Parkı

 

 İlçenin en önemli yeşil alanı Şehit Erdal Kurtoğlu Parkı’nın ağaçları kesilirken.   

 

Trabzon Beşikdüzü’nün, AKP’li Belediye Başkanı Orhan Bıçakçıoğlu

         Beşikdüzü Belediye Başkanı Orhan Bıçakçıoğlu ise Şehit Kurtoğlu Parkı’nın yabancı Arap şirketine satışı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle; (30 Temmuz 2017)

         “… Onlarca yer sattık, bu da onlardan biri. Ortada Katar falan yok. Biz orayı bir vatandaşa vermek istedik. Ama bir kısım muhalifler her zamanki gibi ortaya çıktı. Burası metruk bir park alanı. Ortada şehit istismarı falan yok. Biz şehidimizin ismini daha güzel bir yere veririz. Merak etmesinler.” Demiş, Mahkemenin “İhale yapmadan veremezsiniz” diyerek satışı durdurmuştur. [22]

 ODTÜ’de Ağaç katliamı

         Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kampüsünde Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) için yurt binası inşaatı için, 9 Temmuz 2019 günü ODTÜ arazisindeki yüzlerce kavak ağaçlarının kesilmesi üzerine, ODTÜ Öğrencileri ve akademisyenleri eylem yapmış ancak polisin biber gazı ile müdahalesiyle karşılaşmışlardır.[23]

          Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ise İlçe sınırları içindeki ODTÜ kampüsünde yapılmak istenen yurt inşaatının ruhsatının olmadığını söylemiştir. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Mansur Yavaş’ın, ODTÜ yönetimine ağaçlara kıyılmaması karşılığında yurt yapımını üstlenmeyi teklif etmesiyle ağaç kesimine ara verilmiştir.

          CHP Milletvekili Murat Emir ODTÜ’de ağaç katliamı ile ilgili yaptığı açıklamada;

         “… ODTÜ’de sabaha kadar nöbetteydik ve sabah saatlerinde içeriye girdiğimizde kenardaki bir sıra hariç tüm ağaçların kesildiğini gördük. Zaten amaç da kenarlarının bırakıp içeriyi komple keserek inşaat alanına zemin oluşturmaktı. Maalesef büyük bir ağaç katliamı yaşanmış. Rektörlük, şu an için hedefine ulaşmış görünüyor. Çünkü bundan sonra orada ağaç yok diye inşaat yapma gayretine girecekler. Maalesef yine atı alanın Üsküdar’ı geçtiği bir durumu yaşıyoruz. Bu yapılan hiç kimsenin yanına kalmayacaktır. Suç duyurusunda bulunduk. ODTÜ bu yapılana boyun eğmeyecektir.” [24] Demiştir. 

 

ODTÜ’deki ağaç katliamının havadan çekilmiş fotoğrafları 

           Aynı ağaç katliamı, birinci derece SİT alanı olan ve Atatürk’ün halkına emanet ettiği Atatürk Orman Çiftliği arazisinde, Cumhurbaşkanlığı külliyesi (sarayı),  müze (15 Temmuz) yol ve müştemilatı ile Anka park inşaatları için yapılmıştır.  Son bir yılda (2013-2014 ) 3 binden fazla ağaç kesilmiştir. [25]

 

Atatürk Orman Çiftliği arazisine yapılan Cumhurbaşkanlığı külliyesi

           Ayrıca 27 Mayıs 2013 tarihinden itibaren İstanbul Taksim Gezi Parkı olaylarına sebep verecek şekilde ‘Topçu Kışlası’nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini ve ağaç kıyımını engelleme’ eylemi olarak başlamıştır. [26] ODTÜ’de ve diğer bölgelerimizde, bu katliama emir veren ve sessiz kalan yetkilere yazıklar olsun demekten başka söz bulamıyorum.

 Doğa harikası ağaçları kestiler

            Samsun’un Terme ilçesinde dünyada eşi ve benzerine az rastlanabilen, yeşil ve sarı rengin tüm tonlarının hâkim olduğu “Samsun Aşk Tüneli” olarak bilinen   “ağaç tüneli”ndeki yüzyıllık doğa harikası ağaçlar, bölgede yaşayan halk tarafından inşaatlarda kullanılmak üzere kesilmiştir. [27] (22 Temmuz 2019)    

 

Terme ilçesinde doğa harikası ağaçlar kesilirken

 Kazdağları katlediliyor

           Çanakkale ve Balıkesir arasında Kirazlı Köyü yakınlarında bulunan doğa harikası Kazdağları’nda [28] katliam yaşandığını ilk kez MHP’li Kemal Cengiz ve 28 arkadaşları, “Dünya mirası Kaz Dağları, insanlığın saldırısına uğratacak” diyerek yöredeki çevre sorunları ve altın arama izinleri için Meclis araştırması istedi.  9 Kasım 2007’de TBMM’ne getirdi. Ancak Meclis genel çevre sorunlarını ele alındı, olay kapatıldı. Maden yerinin, Alamos Gold şirketine Gayri Sıhhi Müessese ruhsatının, 2001 yılında değil, şimdiki AKP hükümetince 25 Temmuz 2018’de verildiği anlaşılmaktadır.[29]

           Özellikle CHP’li Ali Sarıbaş’ın 19 Haziran 2012’de, CHP Milletvekili Muharrem Erkek Ekim 2015’te ve CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan da 1 Ağustos 2018’de 4 kez “Kaz Dağları katledilecek” diyerek Meclis araştırması açılmasını istedi. Ali Sarıbaş’ın 19 Haziran 2012’de ki önergesinde;

          “… Kanada’da kurulan, Toronto borsasına kayıtlı ve Meksika’da işletmesi bulunan Alamos Gold şirketi, [30] Kaz dağlarında altın arayıp 1744 hektar alandaki bütün ağaçları kesecektir.” Şeklinde ifade etmiştir. 

          İlk 3 önerge iktidar tarafından dikkate alınmadı son önerge ise verilişinden 9 ay sonra TBMM’de görüşülüp AKP oylarıyla reddedildi. Önerge sahibi CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan “Kaz Dağları vahşetle karşı karşıya, oranın yok edilmesine seyirci kalamayız. Çanakkale’ye kıymayın.” Dedi.

 

Türkiye’nin hatta dünyanın oksijen depolarından biri olan Kaz Dağları’ndaki doğa katliamı

          AKP Çanakkale Milletvekili ve Grup Başkanvekili Bülent Turan ise;

          “…Orada ağaç katliamı olduğu iddiasını doğru bulmuyorum. Troya’dan beri altın madeni konusu o bölgede hep oldu. 10 sene önce verilen bir ÇED raporu var. Alan genişlemiş değil, ağaç sayısının değişmesi ağacın etrafındaki filizlerin büyümesine bağlı bir yaklaşım. Çanakkale’de maden varsa bu tüm millet için bir değerdir, çıkarılması görevdir, hatta geç kalınmıştır.” [31] Diyerek altın araması ve ağaç kesimini savunmuştur.

 

AKP Çanakkale Milletvekili Bülent Turan

          “Ağaçların Gizli Yaşamı” kitabıyla adını dünyaya duyuran Alman ormancılık uzmanı Peter Wohlleben, Kazdağları’nda altın için on binlerce ağaç kesilmesinin Türkiye için bir felakete yol açabileceğini söyleyerek;

          “… On binlerce ağacın kesilmesi bir felaket. Çünkü yaz aylarında sıcaklık çok artıyor ve ormanın olmadığı dağlık bölgelerde de kuraklık artıyor. İklim değişimini dikkate aldığımızda tek bir ağacın bile vazgeçilmez olduğu bir gerçek. Türkiye’de kesilen ağaçlar (Kazdağı) birkaç asırlık ağaçlar. Bir ormanın yeniden oluşumu en az 500 yıl sürer, başarı garantisi de yok.

        İklim değişikliği, erozyon gibi akut ve çok büyük sorunlarla karşı karşıyayız ve 500 yıl bekleyecek vaktimiz yok. Çözüm ormanların korunmasıdır.” [32] Şeklinde ifade etmiştir.

 

Alman ormancılık uzmanı Peter Wohlleben

            Kaz Dağları’nda altın ve gümüş aramasına karşı çıkan on binlerce vatandaşımız 26 Temmuz 2019 tarihinden itibaren başlatılan ‘Su ve Vicdan Nöbetinde bir araya geldi. Şantiye alanın giren protestocular tarafından;

          “… Sesimizi sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya da duyuracağız. Havama, suyuma ve toprağıma dokunma. Hak, Hukuk Adalet,” sloganları atıldı. Tarım Orman–İş Sendikası temsilcileri, şantiyenin kapısını kilitleyerek çalışmaları durdurdu. [33]  

 

Kazdağı’ndaki ağaç katliamına karşı bir araya gelen vatandaşlarımız

 Beton rezaletine yeşil kamuflaj (gizleme)

            Balıkesir Burhaniye ilçesine bağlı Pelitköy’de 14 yıl önce yüzlerce yüzler ce zeytin ağacı kesilerek müstakil villaların olduğu bir site yapıldı. Ardından tepkiler üzerine yapılan doğa katliamını gizlemek için villaları yeşile boyadılar. [34] (29 Ağustos 2019)

            Burhaniye’ye bağlı Pelitköy’de doğa katliamını gizlemek için villaları yeşile boyadılar

 Taşocakları

Taşocakları için doğa katliamı

            Doğa turizminin gözde bölgelerinde olan Samsun’da oksijen kaynağı olan 1350 rakımlı Kocadağ’a, 11 yılda tam 6 taş ocağı kuruldu. Bu ocaklar nedeniyle 3 bin 500 dönümlük ormanlık arazi çoraklaştı, yok oldu. Bölgede doğa turizmi ölmeye yüz tuttu. Yamaç paraşütü yapılamaz oldu. Ayrıca, Kocadağ’da doğal topoğrafya, jeolojik yapı, su rejimi ve peyzaj değişti, bitki örtüsü tahrip edildi. Bunun yanında,  toprak kaymaları olmakta ve taş ocağında her gün patlatılan dinamitler çevre köy ve mahallelerinde yaşayanları huzurunu kaçırmakta ve yaşamlarını etkilemektedir. [35]

 

    Samsun’da 1350 rakımlı Kocadağ soldaki 2004 yılı, hiçbir yapının bulunmadığı ve ağaçlarla dolu uydu görüntüsü ile sağdaki 2019 yılında taşocakları yapıldıktan sonraki ağaçların kesilerek yeşil alanın yok olduğu görüntüsü

  Taşocağı için 2 bin 159 ağaç kesildi

            Kocaeli en bakir ilçesi olan Kandıra’ya bağlı Babaköy’de Kuzey Marmara Otoyolu için taşocağı açılmasında 13 hektarlık alanda, 2 bin 159 ağaç kesildi. Taşocağı açılması sırasında SİT alanı ilan edilen aynı bölgede Roma dönemine ait ve yaklaşık 2 bin yıllık olduğu tahmin edilen kayaya oyulmuş ve ender görülen lahit mezarlara rastlanmıştır. [36] (29 Ağustos 2019)   

 

 Kocaeli Kandıra ilçesi Babaköy’de taşocağı için kesilen ağaçlar

 Cehennem çukuru

            Balıkesir İvrindi İlçesi’nde TÜMAD Madencilik Şirketi, 6 bin 600 hektarlık alanda altın arıyor. Maden işletmesi başta Madra Dağı olmak üzere tüm çevreyi tehdit ediyor.

           Alan Türkiye’nin en büyük altın maden sahası. Bu saha, Balıkesir, Manisa ve İzmir’in sınırlarına yayılıyor.  Balıkesir’in İvrindi, Edremit, Burhaniye İlçeleri, İzmir’in Bergama İlçesi ile çok sayıda köyü doğrudan etkiliyor. Şirketin madencilik faaliyetleri başta Madra Dağı olmak üzere, ormanları, yaylaları, meraları tehdit ediyor. İşletmenin büyük kısmı ormanlık alanı kapsıyor. Görüntüler, on binlerce ağacın kesildiğini gözler önüne sererken, tam olarak kaç ağacın yok edildiği ise henüz bilinmiyor… 

          TÜMAD Madencilik Şirketi ilk ÇED başvurusunu 2015 yılında yaptı. Yasal süreç ise 2017’de tamamlandı. Şirket, 75,3 milyon ton altın cevheri çıkaracağını beyan etti. Maden işletmesi geçtiğimiz Temmuz 2018 aynın başında faaliyete başladı. İlk etapta 10 yıllık işletme ruhsatı alan maden şirketi dört adet ocak açacak…

          Çevrecilerin “Cehennem Çukuru” dediği açık ocakların uzunluğu 800 metreyi, derinliği 250 metreyi bulacak. Maden şirketi, işlemleri için büyük miktarda suya gereksinme duyuyor. Toplam 6 tane su kuyusu açacağını bildiren işletme, saniyede 58 litre su kullanıyor. Bir diğer ifade ile 24 saat çalışan işletme günde 5 milyon litre su tüketiyor. Su temini yöredeki kaynaklardan temin ediliyor. Çevreciler ve köylüler, madencilerinin su kaynaklarını kurutacağını öne sürüyor...

            Balıkesir’in Burhaniye ve Havran ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan Madra Dağı’nda altın aramalarında bölge halkı;

            “… Maden ocakları bizim cehennem çukurumuz. Sularımız şimdiden kurudu, ekinlerimiz çürüdü.” [37] Dedi. 

 

 Balıkesir’in Burhaniye ve Havran ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan Madra Dağı, maden aramasından önceki hali

 

 Balıkesir’in Burhaniye ve Havran ilçelerinin sınırları içerisinde yer alan Madra Dağı’nda maden arama sırasındaki görüntüsü

 Batı Karadeniz’in akciğeri yok ediliyor

      Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde Kandilli-Terzi köyü arasında bulunan işletici firma Borcam Madencilik A.Ş tarafından kiralanan silis kum  [38] ocağı için 100 dönümlük bir alanda kestane, çam ve çınar ağaçları gibi 26 çeşit binlerce ağaç kesildi.  [39] (2 Aralık 2019)

 

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde Kandilli-Terzi köyü arasında silis kum ocağı

 Ormanı katletti ufak bir dikkatsizlik dedi.

            Manisa’nın AKP’li Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk, 2018 yılında orman arazisine kaçak kongre merkezi yaptı. Orman işletmesi, karaçam orman arazisi olan bölgedeki yapılaşmaya ilişkin suç tutanağı düzenledi. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey Selami Selçuk hakkında soruşturma izni verdi. İşgal edilen alanın ise 5 bin 253 metrekare olduğu kaydedildi. (24 Şubat 2020)

 

            Belediye Başkanı Selami Selçuk yaptığı açıklamada ise;

            “…Bu kongre merkezi şahsımıza menfaat sağlayacak bir şey değil. Ufak bir dikkatsizlik neticesinde olan bir şey. Yargı neye karar verirse o olacak.” [40] Diyebilmiştir.  

Akkuyu cennet idi cehennem oldu

            Mersin’de saklı cennet koyu Akkuyu, nükleer santral projesiyle birlikte çöle döndü. Ağaçlar kesildi, doğa tahrip edildi.2015’de temeli atılan Akkuyu Nükleer Santrali bir doğa katliamını da beraberinde getirdi. Nükleer santral, Rus Rasatom Şirketi tarafından yapılıyor. Şirket ürettiği elektriği 15 senelik alım garantisi ile Türkiye’ye satacak. Santral Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 6’sını karşılayacak.

           

Mersin’in Gülnar ilçesindeki Akkuyu bölgesi

           AKKUYU NÜKLEER A.Ş. yapıcı ortak ilişkileri geliştirerek Türk tarafıyla yakın işbirliği içindedir. Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı… Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK), Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve diğer kurumlarla proje çözümleri ve lisanslama konularında düzenli olarak görüşmeler, iş toplantıları ve koordinasyon çalışmaları yapmaktadır.[41]

          CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Akkuyu nükleer santrali ile ilgili olarak yaptığı açıklamada (20 Haziran 2020);

          “… Akkuyu cennet gibi bir bölgeydi. Şimdi cehennem oldu. Sanki burada nükleer bir patlama yaşanmış. Daha da geç olmadan bu inşaatı durdurun. Nükleer reaktörün yerleştireceği bölüm iki kere çatladı ve yeniden yapıldı. İnşaat sahasının yapıldığı alanın altı su kaynakları ile dolu. En ufak bir depremde çok büyük bir felaketle karşı karşıya kalabiliriz. Bugün ağaç katliamı yaşandı, yarın insan katliamı yaşanacak.” [42] Demiştir.

           

Akkuyu, nükleer santral inşaatı devam etmektedir

 Kapıdağ ormanları talan ediliyor

            Balıkesir’in Erdek İlçesi’ne bağlı Kapıdağ Yarımadası’nda yapımı devam eden “Rüzgâr Elektrik Santrali” nin (RES) çalışmaları kapsamında ormanlar yok ediliyor. Halk talana büyük tepki gösterirken, Erdek Belediye Başkanı Hasan Yapakçı yaptığı açıklamada;

            “…  Devasa RES projelerinin daha yapım aşamasında bile ne denli bir doğa talanına ve yaban hayatının yıkımına yol açtığını belgeledik. Bu projeler, bir cennet bahçesi olarak Kapıdağ Yarımadası’nın biyolojik çeşitliliğine zara verecektir. Ne Kapıdağ’ın ne Balıkesir’in daha fazla RES’ e ihtiyacı yok. Türkiye bir an önce enerjinin tüketildiği yerde üretilmesini sağlayacak bütünleşmiş yerel enerji seçeneklerine ve ev tipi güneş enerjisine yönelmelidir.

         Keşif sırasında karşılaşacağımız özellikle çam ormanı bölgelerinde kesilen ağaçların orman içinde bırakılan kuru dalları ve kozalakları, yol boyunca yangına davetiye çıkaracak biçimde durmaktadır. ”  [43] Demiştir.

 

Erdek Belediye Başkanı Hasan Yapakçı

 Kestane ormanı, Fındık bahçeleri ile Orman alanları maden uğruna talan ediliyor

            Sayıştay’ın, Ordu Fatsa ilçesi Yukarı Bahçeler ve Bahçeler Mahalleleri civarında, yabancı ve yerli firmaların birlikte siyanürle [44] altın aranma faaliyetleri ile ilgili olarak Orman Genel Müdürlüğü ile ilgili raporunda özetle (12 Kasım 2020 olmalı);

            “… Orman alanı içinde bulunan 497 maden sahasından 330’unda sınır aşımı olduğu, 49’unda izinsiz yapılar bulunduğu, 31’inde amacı dışında kullanımlar yapıldığı, 78 sahada izinsiz bina inşa edildiği ve 20 sahanın da koordinatlarının sorunlu olduğu belirtilmiştir.

            Maden işletme sahalarının çoğunluğunda rehabilite (eski haline getirme-güzelleştirme) çalışmaları da yapılamadı. İşletmeci fiili olarak sahadaki tüm rezervi aldığı ve şantiyesini kapattığından genellikle rehabilite çalışmalarını sahiplenmediği, çalışmanın uzun süreye yayıldığı veya hukuksal problemlere neden olduğu görülmüştür.

 

Ordu Fatsa ilçesi Yukarı Bahçeler ve Bahçeler Mahallelerindeki maden arama sahaları

            Yapılan fiili denetimlerde de; sınır aşımları, izinsiz yapılar ve izin amacı dışında kullanımlar tespit edilmiş olup kurum tarafından maden izin sahalarının kontrollerine yönelik etkin bir denetimin yürütülemediği görülmüştür.” [45] Denilmiştir.

            Dünyada üretilen 1 milyon ton fındığın 700 bin tonu Türkiye’de üretiliyor. Türkiye’deki üretimin yüzde 30’u yani 214 bin tonu ise Ordu çıkışlı. Sadece Fatsa – Ünye havzasındaki yıllık üretim miktarı 107 bin ton. Fındığın ülkemizde ihracat getirisi ise 2 milyar dolar civarında.

            Ordu’da bal üretimi Türkiye’de ikinci sırada. Balın sağladığı katma değer 510 milyon TL yani yaklaşık 100 milyon dolar. Altın madeni ise 5 yılda devlete 9,2 milyon dolar katma değer sağlıyor. Bir şirket için Türkiye’nin can damarı olan tarımsal değeri de riske atılıyor. [46]

 Topkapı Sarayında ağaç ve tarih katliamı

            Cumhurbaşkanlığı’nın 6 Eylül 2019 tarihli kararnamesiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınarak Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlanan 380 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi ve 30 padişahın resmi ikametgâhı olan ve 3 Nisan 1924’te müze haline getirilen Topkapı Sarayı’nın 1. Derece sit alanında bulunan ağaçlar katledildi, askeri okul binası yıkıldı. [47] (23 Kasım 2020)

 

8000 yıllık bahçelerimiz ile endemik balık türlerimiz katlediliyor

         Diyarbakır’da önemli doğal ve kültürel değerlerinden olan ve UNESCO miras listesinde de olan, Dicle Nehri kıyısında bulunan Hevsel Bahçeleri, millet parkı gibi projelerle öngörülen yapılaşma ve inşaatlardan çıkan molozların Dicle nehri kıyısına dökülmesi nedeniyle tehdit altına girmiştir. [48]

 

Diyarbakır’da Hevsel Bahçeleri

           Ekoloji  (Çevrebilim) Birliği’nden yapılan açıklamada;

          “… Hevsel bahçeleri,[49] 8000 bin yıllık geçmişe sahiptir ve kent için adeta bir oksijen merkezidir. Sucul bir ekosisteme (hayvanlar, bitkiler, hava, toprak ile güneşin birbirleriyle olan etkileşimi) sahiptir ve 28 tanesi endemik olmak üzere 51 balık türüne ev sahipliği yapar. Aynı zamanda orman ekosistemine de sahiptir ve oldukça çeşitli ağaç türleri vardır.

         UNESCO tarafından Tarihi Diyarbakır Surları ve Hevsel bahçeleri bir bütün olarak 2015 yılında ‘Dünya Kültür Mirası’ olarak tescillenmiştir. Bu tescile rağmen 2016’da Bakanlık tarafından ‘Özel Proje Alanı’ olarak ilan edilmiş, kamuoyuna herhangi bir bilgilendirme yapılmadan, millet bahçesi, kafe, seyirlik teras, asfalt ve betondan yol gibi yapılar yapılmaya başlamıştır. Sadece kafe için 1095 metrekare yeşil alan yok edilmiş bulunmaktadır.

         Hevsel bahçelerine ‘Özel Proje Alanı’  ilanından bu yana inşaat çalışmaları sonucu hafriyat ve molozlar dökülmeye başlamış ve sazlık alanlar yok olarak kirlilik artmıştır. Halkın evde olmasını (Kovid-19) ve UNESCO’nun sessizliğini fırsat bilen yetkili kurumlar ve sermaye çevreleri Hevsel Bahçelerini yok etmektedirler.” [50] Şeklinde ifadede bulunmuştur.

 Göllerimiz kurutuluyor, nehirlerimiz, derelerimiz ve sahillerimiz kirleniyor

            Buzul devrinden kalma 12 bin yıllık Dipsiz göl yok edildi

            Gümüşhane’nin Dumanlı Köyü sınırlarındaki Taşköprü Yaylası’nda bulunan, deniz seviyesinden 2 bin 140 metre yükseklikte olan, kaynağı ve akarı olmayan Türkiye’nin sayılı doğal güzelliklerinden Buzul Çağı’ndan kalma Dipsiz Göl’de hazine olduğunu söyleyen iki iş adamının, Gümüşhane Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğüne başvurması üzerine Valilik kazı için izin vermiştir. Kazıda suyu tahliye edilen gölalanı, iş makinaları ile kazılmış, Gölde Roma İmparatorluğunun, Anadolu’daki 4 büyük Lejyonu arasında gösterilen 15’inci Apollinaris lejyonunun var olduğuna inanılan hazine aranmıştır. Ancak çalışmalar boyunca herhangi bir define izine rastlanmadı. Gümüşhane Valiliği de bunu teyit etti.  4 gün süren kazı sonrasında 12 bin yıllık Dipsiz Göl yok edildi. Su kalmayan gölalanı, taş ve toprakla dolduruldu. [51]

 

12 bin yıllık Dipsiz Göl, define bulmak için kurutuldu

           Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dipsiz Göl’de gerçekleştirilen kazı çalışmalarının, gölün kurumasına neden olduğunu ve ilgililer hakkında başlatılan soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırıldığını duyurdu. Gümüşhane Valiliği de kazı için uygunluk raporu veren ilgililer hakkında ayrıca soruşturma başlatıldığını açıkladı.

            Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Gümüşhane Valiliği tarafından başlatılan çifte soruşturma kapsamında Kültür ve Turizm İl Müdürü Hüseyin Ateş, Gümüşhane Müzesi Müdürü Elif Öktem ve müze çalışanı Yunus Ağa açığa alındı. [52]

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Ahmet Ercan,  Dipsiz Göl’ün kurutulmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle;

            “… Doğu Akdeniz’de, gölde değil denizde petrol arandığı gibi sismik yöntemlerle göl, akarsu, dere gibi yerlerde de tarama yapılır, bunun teknolojisi var. Aksi durum defineciliktir. Dipsiz Göl’de yapılan suçtur. Her kim izin verdiyse suçludur. Vali izin verdiyse vali suçludur. Jeofizik mühendisi olsaydı, valilik izin bile verse o gölü boşalttırmazdı. İlkel, bilim dışı, definecilik yaklaşımıyla göl yok edilmiştir.” [53] Demiştir.

           Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 23 Kasım 2019 günü Aksaray ve Nevşehir’e yaptığı incelemeler sırasında, Gümüşhane’deki 12 bin yıllık Dipsiz Göl’de kurutulması ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle;

           “…Bin 144 define izni vermişiz. Ancak bunların hiçbirinde herhangi bir define bulunamamış. Kazı iznini vermesen suç. Verince de hiç kimse bir şey bulamamış. Dipsiz Göl olayından sonra artık define prosedürü zorlaşıyor. Bundan sonra Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) raporu istenecek. Konu ile ilgili sözü de valiler söyleyecek.” [54] Demiştir. Geçmiş olsun Sayın Bakan şimdiye kadar nerede idiniz?

            Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise Dipsiz Göl hakkında yaptığı açıklamada; (22 Kasım 2019)

            “… Sayın Cumhurbaşkanımız da talimatlarıyla Dipsiz Göl’ün eski haline getirilmesi için 4 maddelik bir eylem planı belirledik. Gölümüzü eski haline getirecek ve göl kıyısındaki mikroorganizmaları yeniden canlandıracağız.” [55] Demiştir.

 

 Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum

           Jeomorfoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, Dipsiz Göl ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle; (25 Kasım 2019)

          “… Karlar eriyerek bu çukurlukta birikiyordu. Gölün zemininde ana kaya kırıntılarının oluşturduğu bir örtü malzemesi var. Bu nedenle su,  kısmen hareket edebilme yeteneğine sahip. Gölün, hem yüzeyden hem de yer altından da beslenme imkânı vardı ve kendi ekosistemini  (doğada canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu bitki ve hayvan topluluğu) oluşturmuştu. Bu düzen hidrolik bir denge içerisinde devam ediyordu. Dipsiz Göl kazılarak suyun boşaltılmasından sonra gölün dengesi bozuldu.

         Tankerle gelip bu yeni yapılan çanağa suyu doldurursanız ancak havuz olur. Burada yapay bir göl yapmış olursunuz. Hiçbir zaman o ilk doğal halini sağlayamazsınız.” [56] Demiştir.  

 

Jeomorfoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu

 Salda Gölü

            Birinci derece sit alanı olan, sonsuz mavi suyu ve bembeyaz kumları ile Türkiye’nin en derin, en temiz, en berrak özelliklerine sahip, turkuaz rengi suyunun güzelliği ile “Türkiye’nin Maldivleri” olarak ünlenen… Bazı cilt hastalıklarının tedavisinde yararlı sonuçları tespit edilen,  kumlarının beyazlığının ise Salda suyunun biyolojik ve kimyasal yapısından alan Burdur’un Yeşilova İlçesi’nde bulunan dünya üzerinde Mars’taki Jezero krateri özelliklerini taşıyan Burdur’daki Salda Gölü’nde [57] AKP’li Cumhurbaşkanı ve Hükümeti’nce millet bahçesi yapılmasına karar verilmiştir. TOKİ’nin iş makinaları ile başlayan İnşaat sırasında  “Kum” diye taşınan 30 kamyondan fazla canlı organizma olarak kabul edilen Hidromanyezit mineraller heder olmuştur. (21 Nisan 2020)

            Doğa ve Sürdürebilirlik Derneği ile Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle;

            “… Hidromanyezit yataklarının korunması için Salda Gölü kirletilmemeli. Gölün dünden bugüne gelişinde çok önemli Ekolojik yapı ve biyolojik çeşitliliği korunmalı. Çökellerin oluşturduğu yerde erozyona neden olacak yapılaşma, kum alımı ve hareketlilik kesinlikle olmamalıdır.

            Bugün Maldivler denilen, dünyanın ender alanlarından olan bembeyaz yapıların kararmaması daha güzel adacıklar oluşturması, turkuvaz su renginin solmaması için Salda Gölü’nü uzaktan sevmek, uzaktan setretmek gerek. Gelecek kuşaklara’ da bizim ve dünyanın gördüğü, dinlendiğimiz, huzur bulduğumuz bu gölü görebilsinler.”…

             A Platformu (Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu) sözcüsü Hediye Gündüz ise,

            “… Salda Gölüne millet bahçesi yaparken ‘asla zarar verilmeyecek garantisi’ verildiğini ancak bütün bu yapılan işlemler göstermiştir ki, ‘Millet Bahçesi Projesi’ Salda Gölü’nü mahvedecek ve asla telafisi olmayan zaralar verecektir.” [58] Demiştir.

           Salda Gölü’nün bulunduğu yer olan Burdur Yeşilova İlçe Belediye Başkanı CHP’li Mümtaz Şenel, geçen hafta (13 Nisan 2020), ‘Türkiye’nin Maldivleri’ olarak bilinen Salda Gölü’ne giren iş makinelerinin fotoğraflarını paylaşarak olayı kamuoyuna duyurmuştu. Tepkiler üzerine makineler durdurulmuş, TOKİ soruşturma başlatıldığını duyurmuş, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da alana kamera sisteminin takılacağını açıklamıştı…

 

Burdur ili Yeşilova ilçesi yakınındaki Salda Gölü’nün kumlarının alınmadan önceki görüntüsü

             Belediye Başkanı Mümtaz Şenel, Salda Gölü’nün tahribatı ile ilgili yaptığı açıklamada ise “… Beyaz kumların olduğu yerden o beyaz kumları alıp kum olmayan yerlere yol yapmaya çalışıyorlar. Kumları taşıdığı yere bu yapacakları Millet Bahçesi’nin binalarını oturtacaklarmış. Bu dediğimiz yere de yürüyüş yolu yapacaklarmış. İş makineleriyle henüz düzeltme fırsatı olmadı, biz olaya müdahale edince zaten durdu.” [59] Demiştir.

 

Muazzam görüntüsü ile Salda Gölü

 

Salda Gölünde çalışan iş makinaları

            Çevre Bakanlığı Tabiat Varlıkları Genel Müdürü M. Ali Kahraman konu ile ilgili olarak Gazeteci yazar Melih Âşık’a verdiği cevapta;

          “…Kumların bir başka yere taşınması kesinlikle söz konusu değildir. Kumlar bir plajdan alınmış, bir başka plaja nakledilmiştir. (hangi plaja?) Müteahhit sıkıca tembihlenmesine rağmen böyle hatalı bir davranışta bulunmuştur.

           Şu sırada hem bakanlığın uzmanları hem üniversitelerden bir ekip kumların tekrar eski yerine taşınması için vaka yerinde inceleme yapmaktadır. Kumların eski yerine taşınması mümkün görünmektedir.” [60] Denilmiştir.   

             Çöp suları Sapanca Gölü’ne akıyor

            Kocaeli Kartepe’deki Eşme Maden deresi üzerinde bulunan açıkta bulunan çöp depolama alanı tehlike saçıyor. Yağmurlu havalarda çöpün bulunduğu alandan akan evsel, hayvansal, kimyevi ve fabrika artıklarından dolayı kirlenmiş olan sular, önce Maden deresine, sonra da içme suyu kaynağı olarak kullanılan yaklaşık 2 kilometre mesafede bulunan Sapanca Gölü’ne ulaşıyor. Dolaysıyla Sapanca Gölü de insan ve hayvan sağlığı açısından tehlikeli bir şekilde kirleniyor. Ayrıca göl ekosistemini de etkiliyor.  Sapanca Gölünün suyu, Yuvacık Barajına gelmektedir. Baraj vasıtasıyla bu kirli su,  şehir şebekesi ile halka verilmektedir. (10 Şubat 2019)  [61]

 

Kocaeli Sapanca Gölü

 Nemrut Dağı Krater Gölüne beton döktüler

            Bitlis ili sınırları içerisinde yer alan Doğal koruma alanı olan bir çivi çakılmasın diye koruma altına alınan, 1. Derece Sit Alanı olan, dünyanın sayılı güzellikleri arasında yer alan… Dünyanın ikinci, Türkiye’nin en büyük krater gölü adını Sümer Kıralı Nemrud’dan alan Nemrut Dağı Krater Gölü ve Kalderası’na, (volkanik patlamalar sonrası oluşan kraterler) Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Van Bölge Müdürlüğünce tarafından “Nemrut Kalderası Tabiat Anıtı Çevre Düzenleme İşi” adı altında, sosyal tesis yapmak amacıyla beton dökülmüştür. (16 Ağustos 2020)  [62]

           

Nemrut Dağı Krater Gölü beton dökülmüş hali

 

 

Nemrut Dağı Krater Gölü (1993)

 

Nemrut Dağı Krater Gölü (1998)

           Bitlis Valiliği, Nemrut Kraker Gölü çevresinde kurulması planlanan tesisle ilgili olarak yaptığı açıklamada;

          “… Yapılan araştırma sonucunda, Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Van Bölge Müdürlüğü tarafından ilimizdeki Nemrut Kraker Gölü civarında vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla doğaya uyumlu bazı tesislerin yapılması için ihaleye çıkıldığı bilgisi alınmıştır.

        Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Van Bölge Müdürlüğü uhdesinde yürütülen iş ile ilgili olarak yüklenici firma, Nemrut Krater Gölü’nde işe başlamış ancak yükümlülüklerini yerine getirmeyerek uygunsuz ve kötü bir yapılaşmaya sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Van Bölge Müdürlüğü, derhal Nemrut Kraker Gölü’nde söz konusu firma tarafından yapılan işi durdurmuştur. Konuyla ilgili olarak ilgililer hakkında soruşturma başlatılmıştır.” [63] Demiştir. 

         Nemrut Dağı Krater Gölü, 2 bin 800 rakımlı 13 kilometrekarelik yüzölçümüyle bünyesinde barındırdığı sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, kuş türleri, endemik bitki örtüsü (yerel, ender bulunan, dar bir alanda yayılış gösteren bitki ve doğal dokusuyla dünyaca bilinmektedir.  

           Derelerimiz zehirleniyor

        Tekirdağ’ın Ergene ilçesinden geçen ve fabrika atıkları nedeniyle simsiyah akan Çorlu Deresi, çevrede yaşayanları yıllardır tehdit etmekte ve bölgede kanser vakalarının hızla yaygınlaştığı belirtilmektedir. 

         Kocaeli Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi Fatma Kaplan Hürriyetin, Mecliste yaptığı konuşmada;

        “… Sağlık Bakanlığı, 2011-2016 yılları arasında kanserden ölümlerin (Türkiye’de) dünya ortalamasının üstünde olduğu Antalya, Ergene ve Dilovası’nda geniş çapta bir araştırma yaptı. Ancak kanser vakalarında çevre kirliliğinin rolüne ışık tutan çalışmaların sonuçlarının tamamıyla kamuoyuna açıklanmadı.  Bakanlığın halktan gizlediği çalışmada insan sağlığını tehdit eden pestisitinin taze fasulye, biber, çilek, erik ve elmada maksimum kalıntı limitlerini çok aştığı ortaya çıktı. Yani göz göre göre kansere teslim ediliyoruz.” [64] Demiştir.

 

  Ergene Nehrinin kolu olan Çorlu Deresi

         Antik çağlardan beri Ege bölgesine hayat veren 548 kilometrelik Büyük Menderes nehri de, sanayileşme, kentleşme ve tarımsal etkenlerden ve ilgisizlikten, devletin ilgili kademelerince gereken önlemlerin alınmayışından dolayı Türkiye’nin kirlenen üçüncü büyük nehri olarak gösterilmektedir.[65]

          Sağlık Mahallesi’nde 33 yıldır yaşayan ve babasını kanserden kaybeden Berna Palabıyık yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı Sağlık Mahallesinden geçen Çorlu Deresi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; (12 Aralık 2019)

         “… Biz bu mahallenin yerlisiyiz. Yıllardır burada yaşıyoruz. Benim babam rahmetli oldu. Babam burada yüzdüklerini, balık tuttuklarını ve eğlence piknik amaçlı buraya geldiklerinden bahsederdi bize. Ama dere yıllar içerisinde daha da bozuldu ve artık son birkaç yıl içerisinde insanların ölümüne sebebiyet vermeye başladı. Aslında çok uzun yıllardır bu dere ile ilgili belli mücadeleler veriliyor, ama hepsi bir noktaya kadar.

          Şu anda mahallede ani ölümler, kanser hastalığı aşırı derecede yaygınlaşmış vaziyette. Benim annem yedi yıldır kanser hastası, ailemde herkes bu dertten mustarip, tedavi görüyor. Ben kemdim de ameliyat oldum. Bu dere ile ilgili olarak biz bir çözüm istiyoruz. Maalesef biz bu mahallede nefes alamıyoruz.” [66] Demiştir.

Doğa harikası şelalelerimiz yok oluyor

            Konya’nın Hadim İlçesi’ne bağlı Çiftepınar köyü sınırları içinde Göksu nehri üzerinde bulunan doğal sit alanı niteliğindeki ünlü Yerköprü Şelalesi; Konya Belediyesi ve Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan proje kapsamında daha çok turist çekmek için yapılan çevre düzenlemesiyle tüm doğallığını yitirdi. Yöre halkının tepkisine rağmen restoran, kafeterya, mescit, 30 civarında kamelya,  otopark ve piknik alanları yapıldı. [67]  (28 Kasım 2019)

 

                   Proje öncesindeki Yerköprü Şelalesi

 

       Proje sonrasında Yerköprü Şelalesi

            Hadim’de 1989-1999 yılları arasında görev yapan eski Belediye Başkanı Ziraat Mühendisi Mürsel Ayrancı, bu konuda yaptığı açıklamada özetle (28 Kasım 2019);

            “… Burada doğal güzellik bozulmadan ve fazla bir masraf etmeden düzenlemem yapılabilir, alan korunabilirdi. Hem yapılan masraf hebadır hem de buranın doğası katledilmiştir. Yerköprü Şelalesi kendine özgü bitki örtüsü ile dağ ve doğa turizminin bölgedeki cazibe merkezlerinden birisi olarak kalmalıydı. Buranın doğal ve kültürel dokusu yok edildi.

            Yukarıdan gelen Karasu, içeriği minerallerden dolayı zaten travertenler (kalsiyum karbonattan oluşan sünger gibi gözenekli kaya oluşumu) oluşturuyordu. Bu traverten görünümlü yapılar korunmalıydı. Buradaki bitki örtüsünü yok edip kamelyalar yapmaya ve yapılaşmalara gerek var mıydı? Eğer piknik alanı yapılacaksa bu her yerde yapılabilirdi.” [68] Demiştir.

           Sahillerimiz atıklarla kirleniyor

         Hem insan hem de hayatı için tehdit oluşturacak, şırıngalar, iğneler, serumlar ve kan tüplerinden oluşan evsel ve tıbbi artıklar, yaz aylarında insanların denize girdiği, yürüyüş ve piknik yaptığı Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde plaja döküldü. [69] (5 Mayıs 2019)

           

Zonguldak’ın Kozlu ilçesindeki halk plajı

          CHP Zonguldak Milletvekili ve TBMM Kit Komisyonu üyesi Deniz Yavuzyılmaz, geçtiğimiz yıl (2019) Meclis gündemine taşıdığı Zonguldak Kozlu Sahili’ndeki tıbbi ve evsel atık kirliliğinin konusunda hala bir adım atılmadığını, verdiği araştırma önergesinin de kabul edilmediğini söylemiş (22 Mayıs 2020);

           “…Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve belediyelerin neyi beklemekte olduğu Zonguldak halkına açıklanmalıdır. Zonguldak Kozlu Sahili’nde tıbbi atık rezaleti yaşanmaya devam ediyor. Yetkililer hiçbir tedbir almadığı gibi halen denize sadece birkaç metre mesafede metrelerce yükseklikteki çöp dağıyla karşı karşıyayız. Evsel atıklarla, tıbbi atıklar karışmış, kumsal boyunca şırıngalar, kan tüpleri, serumlar ortalığa saçılmış durumdadır.” [70] Demiştir. 

 İmar affı ve sel felaketi

Giresun’da yaşanan sel felaketi

         Giresun il merkezi ile Dereli, Doğankent, Tirebolu, Espiye, Cüce, Görele Ve Yağlıdere ilçelerinde 23 Ağustos 2020 günü aşırı yağış, sel ve heyelan sonucu selde 4’ü Jandarma personeli olmak üzere 10 kişi hayatını kaybetti. 1’i Jandarma 5 vatandaşın arama çalışmaları devam ediyor. Selde ağır hasar gören 52 bina Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca, 21 bina ise Özel İdare tarafından yıkıldı. Yanlış İmar uygulamaları ve dereler üzerinde kurulan HES’ler le dengesi bozulan bölgede akacak hiçbir yer bulamayan yağmur suları tam bir felakete yol açtı. İlk tespitlere göre, 2’si asker 6 kişi öldü. Sele kapılan 10 kişi aranıyor.[71]

           

 Giresun’da 23 Ağustos 2020 günü meydana gelen sel felaketi görüntüsü (Dereli İlçesi)

        Dereli İlçesinde yapılan binaların ‘dere ıslahı’ adı altında dere yataklarının daraltılmasıyla yapılması, riske rağmen dağıtılan imar izinleri faciayı kaçınılmaz kılmıştır. Dere yatağına sıfır inşa edilen binalar, köprüler ve menfezler sel ve heyelanla yıkılıp gitti. İktidar partisi yetkilileri, yaşananların sorumluluğunu vatandaşa yıkarken, Dereli İlçesi 3 dönemdir AKP’li belediye tarafından yönetiliyor…

 

Giresun Dereler İlçesindeki sel görüntüsü. Dere boyunca yapılan evlerin durumu

        AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Eski Milli Savunma Bakanı Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ise sel felaketinin nedenini “toprağın suya doymuş” olmasına bağlayarak;

       “…Buranın özelliği yağmur yağdığı zaman toprak su gibi akıyor, önüne ne katarsa götürüyor. İnsanlar konut ihtiyacını yapılaşma olmaması gereken dere yataklarına yapmak suretiyle gidermeye çalışmışlar. Tercihi vatandaş yapıyor.” İfadesini kullanmıştır.   [72]

           

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli

        Karadeniz bölgesinde yaşanan heyelan ve sel felaketlerini değerlendiren TMMOB (Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği) Genel Başkanı Eyüp Muhcu, Giresun’da 38 HES (Hidroelektrik Santrali) bulunduğunu, 7’sinin yapımına devam edildiğini belirterek (24 Ağustos 2020);

            “…Giresun’da, HES ve baraj projeleri için ağaçların kesilerek bölgenin heyelana açık hale getirilmesi, derelerin akış rejiminin bozularak sel riskinin artırılması, yeşil alanlarda ve dere yataklarında imar affı yoluyla kaçak yapılaşmaya izin verilmesi, yerleşim yerlerini afetlere karşı savunmasız bırakmıştır.

            Yoğun yağış ve bölgede bulunan HES’lerin baraj kapaklarının kontrolsüz biçimde açılması ve baraj duvarlarının yıkılması yaşanan felakete neden olmuştur. Yıkımlara sebep olan merkezi ve yerel yönetim politikaları, yaşanan acılara ve kayıplara rağmen sürdürülmektedir. Çevre karşıtı yatırım ve plan kararları ivedilikle durdurulmalıdır. [73] Demiştir.

 

TMMOB Genel Başkanı Eyüp Muhcu,

             TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) Yönetim Kurulu tarafından Giresun’da yaşanan sel felaketi ile ilgili olarak yapılan açıklamada;

            “… Özellikle son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları ve HES’ler (Hidroelektrik Santralleri) plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz alt yapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.” [74]

            Giresun’daki sel felaketi ile ilgili olarak CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak yaptığı açıklamada özetle (1Eylül 2020);

            “… İktidarın yapı ruhsatı ve af karşılığı kaçak yapıları yasal hale getirerek vatandaştan topladığı 25 milyar TL’lik gelirde bu felaketlerin vebali vardır. Felaketlere zemin hazırlayan, cinayet ruhsatıdır.” Dedi…

            Erdoğan Toprak CHP MYK’ya (Merkez Yönetim Kurulu) sunduğu raporda ise (özetle) (1 Eylül 2020);

            “… Giresun’da yaşanan sel felaketi, iktidarın rant, kar, kaynak amaçlı doğa katliamına destek ve onay politikalarının sonucudur. Bu felaketin hazırlayıcısı ve bundan sonra yaşanacak diğer felaketlerin de sorumlusu. Uygulanan imar, enerji, rant amaçlı doğanın dengelerini de göz ardı eden, aklı ve bilimi dışlayan politikalarıdır. 

            Sahillere yapılan büyük çaplı dolgularla, karayolu, havaalanı, beş yıldızlı otel inşaatları ile derelerin denize ulaşım yolları kesilmiş, toprak da artık su tutamaz hale gelmiştir. 

            Rize’de deniz üzerine dolgu yöntemi ile inşa edilen Rize-Artvin Havalimanı için dinamitlerle patlatılan dağlar ve dere yataklarından binlerce ton kaya, taş, kum çekilerek deniz doldurulmuştur. Daha önce de bu yöntemle Giresun ve Ordu Havaalanı inşa edilmiştir. Bu yapılaşmalar ve doldurulan deniz, yok edilen dağlar, kayalıklar ve ormanlar, doğanın dengesini bozmuştur.

             6 Haziran 2018’de çıkarılan imar affı, bu felaketlere zemin hazırlayan, cinayet ruhsatıdır. İmar barışından 7 milyon 400 bin kişi yararlanmış ve 24 milyar 744 milyon lira bedel alınmıştır. Yamaçlara, dere yataklarına kaçak 4-5 katlı apartmanlara inşa edenlere göz yumup ruhsat veren yerel yönetimler kadar, bunları para karşılığı yasallaştıran iktidar da tüm bu cinayetlerin sorumluluğuna ortaktır.” Demiştir…

 

CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan

           Erdoğan toprak;

          Karadeniz’de yüzlerce dere üzerinde ruhsat verilen irili ufaklı hidroelektrik santral (HES) projesiyle derelerin yatakları, akış yönleri, rezervuarları ve su toplanma sahalarının değiştirildiğini vurgulayarak;

          “…Bölgede 2011’de sadece 4 olan Hidroelektrik Santrallerin sayısı 461’e ulaşmıştır. Ruhsat ve üretilecek elektrik için de dövize endeksli alım garantisi verilen özel sektör Hidroelektrik santrallerin sayısı ise 818’e çıkmıştır.” [75]  Demiştir.

 

Hidroelektrik santrallerinden birisi

  

 Termik santrallar ve zehirlenen havamız

Kar tabakası siyaha döndü. Santral ölüm kusuyor 

        32 yıldır baca gazı arıtma sistemi olmadan linyit kömürü ile çalışan Kahramanmaraş Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nin filtre sistemi tıkandı. Bölgeye kül yağdı. [76] (3 Ocak 2018)

 

Kahramanmaraş Afşin-Elbistan A Termik Santrali

           Çelikler Enerji firmasına ait 2 üniteyle elektrik üretimine devam eden Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nden saçılan küller, santrale yakın bölgelerdeki kar tabakası beyazdan siyaha döndü.

           Kahramanmaraş Milletvekili CHP’li Ali Öztunç, Afşin-Elbistan A Termik Santrali A Ünitesine Filtre takılmadığını, Santralin 250 bin insanın üzerine ölüm kusmaya devam ettiğini belirterek; ( Ağustos 2020 ayı içerisinde)

          “… Filtresiz termik santrallerin takma zorunluluğunu 2 yıl daha ertelemeye çalışan yasa çıkarılmasına karşı tüm ülkede önemli bir muhalefet ortaya kondu. Bu santrallerden birisi de Afşin - Elbistan Termik Santrali A Ünitesi idi. Kamuoyunun ve muhalif partilerin tepkileri sonrası yasa teklifi Cumhurbaşkanı (Sn. Erdoğan) tarafından veto edilse de gelinen aşamada konu gündemden düşünce bu termik santraller filtresiz çalışmaya devam etti.

         Hâlâ insanların tepesine kül yağıyor, zehir saçılıyor. Sadece insanlar etkilenmiyor, toprak ölüyor, su kaynakları bitiriliyor. Yani Afrin – Elbistan da çevre katliamı yapılmaya devam ediliyor. Sadece Afşin Elbistan’da değil, Çanakkale’de, Biga’da, Karabiga’da daha pek çok yerde kurulan termik santraller insanların ve çevrelerin ölümüne, bitmesine sebep oluyor.” [77] Demiştir.  

 Muğla Yatağan Termik Santrali ölüm saçıyor

        2014 yılında özelleştirilen Muğla’da Bereket Enerjiye ait Yatağan Termik Santrali’ne kömür sağlayan maden ocaklarının, doğa, tarım ve tarih kıyımı sürmektedir. Yatağan’da termik ve madenler yüzünden 5 köy taşındı. Ancak köy halkı topraklarını terk etmek istemiyorlar. Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı eski adı Lagina olan Karya devrine ait 3 bin yıllık antik kent özelliği taşıyan tarihi ve turistik öneme sahip Turgut köyü [78] yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Turgut Köyü ile iç içe olan Lagina’daki Hekate Tapınağı

            Bölge sakini Fatma Karabaş, termik santralin verdiği tahribat ile ilgili olarak yaptığı açıklamada;

            “…  Köyümüzde kurulan termik santralden dolayı çok zarar görüyoruz. 10 yıl önce zeytinlerimiz daha çok verimliydi. Ağaçlarımız güzeldi, bu durumdan çok rahatsızız. Köyde 100 kişi varsa 90 kişi kanser.” Demiştir…

            Bahçesinde bulunan tüm ürünlerinin eridiğini aktaran Raziye Ortan ise;

           “… Termik santraldan en çok zarar gören benim. Bahçeme giremiyorum, bahçede bulunan tüm ürünlerim eridi. Bahçeme girdiğim zaman vücudumda kaşıntı oluyor, sabahları uyandığımda genzim yanıyor. Organlarım bitik durumda, kan tahlillerim sürekli eksik çıkıyor. Tarlalarımız çok kötü durumda.” [79] Şeklinde şikâyette bulunmuştur.

 

Muğla Yatağan Termik Santrali

               Muğla’da Yatağan Termik Santrali’ne kömür sağlayan ocakların doğa, tarım ve tarih kıyımı devam ediyor. (4 Ağustos 2019)

            Yatağan Termik Santrali, aldığı geçici çalışma belgesiyle bacalarına filtre takılmadan faaliyetlerini sürdürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren veto (TBMM’de AKP ve MHP Milletvekillerinin oyları ile gerekli çevre yatırımlarını yapmayan… Baca filtreleri olmayan santrallere 2,5 yıl daha uzatma kararının verilmesini öngören yasa tasarısını,) etmesinin ardından, 5 termik termik santral (Kahramanmaraş Afşin A, Kütahya Seyitömer, Kütahya Tunçbilek, Sivas Kangal ve Zonguldak Çatalağzı)   tamamen, 1 termik santral (Manisa Soma) ise kısmi olarak mühürlenmişti.

            Geçici olarak faaliyet belgesi alarak çalışmaya devam eden 6 santralden birisi ise Yatağan Termik Santrali olmuştu. Muğla’nın Yatağan ilçesinde bir araya gelen bölge halkı, devlet tarafından geçici izin belgesiyle çalışmasına devam eden Yatağan Termik Santrali’ni protesto etti. 40 yıla yakın faaliyet gösteren santralin, bölgede yaşayan 45 kişinin erken ölümüne sebep olduğunu ifade ederek bu Termik Santralin kapatılmasını talep ettiler.

            Yatağan Termik Santrali ile ilgili olarak Ekoloji Birliği adına basın açıklaması yapan Süheyla Doğan (27 Ocak 2020);

            “… Bu santral, eskimiş teknolojisi ve çevreye yaydığı kirlilikle, işletildiği 35 yılı aşkın sürede yörede yaşayan 45 bin insanın erken ölümünün asli sorumlusu olan,

             Ekonomik ömrünü doldurmuş olması nedeniyle de kapatılması gerekmesine rağmen 5 yıl önce özelleştirilen ve işletilmeye devam eden,

          Besleyen kömür ocaklarının Yatağan’da 4 köyün yerinden edilmesine, bu köylerde yaşayan insanların yaşama, barınma, geçinme haklarının ellerinden alınmasına yol açan,

           Yaklaşık 40 yıldır işletilmesine rağmen çevre izin ve lisanslarına sahip olmayan, sanki yeni işletmeye alınmış gibi, devlet tarafından geçici işletme izni verildiği açıklanıp kapatılmayan, zeytinlikleri yok eden, İletilmeye devam etmesi nedeniyle, devletten, yani hepimize ait kaynaklardan 2018 yılında, 70.140.651,43 TL, 2019 yılının 11 ayında 103.011.849,26 TL, toplam 173.152.500,49 TL kapasite desteği alan, 2020 yılında da alacağı açıklanan bir santraldir.” [80]

 15 Termik santrale, zehirlemeye devam niteliğinde 2,5 yıl ek süre

         AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçen vergi yasa teklifine ilave edilen  “Termik santralleri çevre düzenlenmeleri ve baca gazı filtresine ‘erteleme’” maddesi gece yarısı Meclis Genel Kurulunda değiştirilmeden kabul edildi. Maddenin tekliften çıkarılması amacıyla CHP, İYİ Parti ve HDP’nin verdiği önergeler AK Parti ve MHP grubunun oylarıyla reddedildi.     

         İnsan sağlığına ve çevreye zarar verdiği halde bugüne kadar baca filtresi takmayan, kömürle çalışan 1’i kamuya, 14’i özel sektöre ait 15 termik santrallere,  2,5 yıl daha yani 30 Haziran 2022 tarihine kadar ek süre verildi.  Dolaysıyla bu termik santraller, 2,5 yıl daha zehir saçmaya devam edecek. Bu santrallere daha önce de 3 yıl ek süre verilmişti. [81]

 

         CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, termik santrallerle ilgili TBMM’ne verdiği araştırma önergesinde ve daha sonra TBMM’de yaptığı konuşmada (23 Aralık 2019), Zonguldak’ın Çatalağzı beldesinde, 1,5 kilometrelik alan içinde toplam 3104,68 MW gücünde 7 termik santral ünitesinin bulunduğunu belirterek; (11-20 Kasım 2019)

           “… İnsana ve çevreye yıkıcı zararları bilindiği halde bugüne kadar gerekli yatırımları yapıp tedbirleri alamadığı için cezai yaptırımlara uğrayacak olan 15 termik santrale 2,5 yıl daha ek süre veriliyor. Sanayi Komisyonu’ndan geçiremediğiniz bu teklifi torba yasayla getirdiniz. Ben de size, sadece 10 günde toplanan yaklaşık 100 bin imza getirdim. Filtre takmayan 15 termik santralin bulunduğu illerde 15 tane çocuk onkoloji bölümü var. Bu santraller arasında Çatalağzı da var.  Torba yasalar ile zehir tasarıları hayata geçirilmektedir. Çatalağzı’nda 24 saatte 30 bin ton kömür yakılıyor. Kentin üzerine her gün 7,5 ton kül yağıyor. Türkiye gaz odasına kapatılıyor

          Çatalağzı artık termik santral üniteleri arasında kalmış, kepenk kapatan, göç eden ve psikolojisi bozulan yurttaşların yanı sıra, sayıları her geçen gün artan solunum yolları hastalıkları ve kanser vakaları ile anılmaktadır.

          Kanser nedeniyle ölen kişi sayısı 2009’da 556, 2018’de 856 olarak açıklanmış, son 10 yılda % 54 oranında artış görülmüştür. Solunum sistemi hastalılarında ölüm ise 2009’da 392 iken 2018’de 732 olmuş ve % 87 oranında artış gerçekleşmiştir.

           Bu teklifi kabul etmek cinayete teşebbüstür. (2,5 yıl daha Termik santrallerin bacalarına filtre takılmaması, kapatılması gereken termik santrallere ek süre verilmesi) Çevre yatırımlarını yapması gereken, 6 yıldır yapmayan, bunun karşılığında hiçbir cezai müeyyide uygulanmayan… Lüks ve şatafatlı hayat yaşayan bu termik santral sahiplerinin çıkarları kollanarak ‘enerji ihtiyacımız var’ yalanıyla birlikte bu kirliliği ve bu cinayetleri işlemeye teşebbüs etmek, bu vatandaşa hizmet etmek demek midir? [82] Demiştir. 

 

 CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz

 

 Filtresiz 2,5 yıl daha zehir saçılacak

        Termik santrallere baca filtresi ve arıtma üniteleri takmadan AKP ve MHP milletvekilleri oyları ile TBMM’ce 2,5 yıl daha çalışma izni verilmesine tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise yaptığı konuşmada ise; (12 Kasım 2019)

        “… Meclis’in namusunu korumak zorundayız. Kudretli şirketler, ikna ettilerse, milletvekillerinden güçlü, grup başkanvekillerinin imzalarından güçlü olacak. 2,5 yıllık uzatma alıyorlar. İktidar, vatandaşın sağlığından yana nı, santral işleten şirketlerden yana mı olacak göreceğiz. Meclisin namusu korunmalı ve bu düzenleme torba yasasından çıkarılmalı.”  Demiştir…  

        CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin ise bu konuda TBMM görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada ise termik santrallerden çevreye yayılan zehirler yüzünden akciğer hastalıkları, kanser, astım ve bronşitin arttığını vurgulayarak;

         “… Halka ne diyeceksiniz, elektrik üretimi sizin sağlığınızdan daha önemli mi diyeceksiniz.” [83] Diye sormuştur.

        CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise 22 Aralık 2019 günü düzenlediği basın toplantısında, termik santrallerin filtre takma sorunluluğunun 2,5 yıl daha uzatılması nedeniyle AYM’ye başvuracaklarını iptal davası açacaklarını ifade ederek yaptığı açıklamada özetle;

          “… Afşin,  Elbistan, Seyitömer, Tunçbilek, Orhaneli, Çayırhan, Kangal, Soma, Kemerköy, Yeniköy, Çatalağzı ve Yatağan santrallerine çevre mevzuatına uyum için tanınan bu süre  (termik santrallerinin bacalarına 2,5 yıl daha filtre takılmayacak) nedeniyle burada yaşayan vatandaşlarımız kirli hava solumaya ve hastalıklarla boğuşmaya devam edecekler.” Demiştir…

         Türk Toraks Derneği Başkan Yardımcısı ve Göğüs Hastalıkları ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Ali Fuat Kalyoncu ise bu konuda yaptığı açıklamada; (20 Kasım 2019)

       “… 13 termik santral, baca filtresi takmadan zehir saçmaya devam edecek. İnsanlar için sigara içmek ne ise şehirler için de kömür yakılmasından kaynaklanan zararlı gazlar odur. Termik santrallerde filtre takılmadan çalıştırılmasını bir doktor olarak bana ekonomik boyutta hiçbir şekilde anlatamazsınız.

         Termik santral her gün 15 ton külü etrafa saçıyor. Bu küller etrafında bulunan bütün canlıları etkiliyor. Kısa vadede etkili olmayabilir. Ama yıllar içerisinde o küller insanın solunum sisteminde birikiyor. İnsanlar soba borusu değil ki iki tane vuralım da küller çıksın. O küller insanların iç organlarında kalıyor. Zamanla KOAH denilen hastalıklara sebep oluyor. Filtre takılsa küllerin bir miktarını tutabilir. Termik santrallerin çevresinde yaşayan insanların temiz hava almak en doğal hakkı.” [84] Demiştir.  

          Eskişehir Barosu Kent ve Çevre Hukuk Komisyonu Termik santrallerin filtrelerinin takılmasının 2,5 yıl daha ertelenmesi ile ilgili olarak yaptıkları ortak açıklamada Komisyon başkanı Hüseyin Akçar, özetle; (24 Kasım 2019)

         “…2013’ten beri çevre yatırımlarını gerçekleştirme taahhütlerini yerine getirmeyen bu santrallere, 2,5 yıl daha ek süre tanınmasına imkân veren bu düzenlemeyi anlamak mümkün değildir. Kabul edilen hükme göre, kamuya ve özel sektöre ait santrallere, 2,5 yıl daha ek süre verilecektir.

        Oysa filtre sistemi ve gerekli önlemler alınmadığı için önümüzdeki yıl kapatılması gereken bu santraller,   Haziran 2022 yılına kadar insan sağlığına ve çevreye zarar vermeye devam edecektir.”  [85] Demiştir.

         Santrallerin filtre takılması sırasında enerji arzının azalacağı ve günler süren kesintilerin neden olacağı iddialarına karşı Makine Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, böyle bir durumun kesinlikle söz konusu olmayacağını vurgulayarak;

       “… Bunların (Termik santrallerin) devreden çıkması halinde doğacak (elektrik) açığı, bir miktar da yenilebilir kaynaklarla birlikte, son derece düşük kapasitede çalışan doğalgaz santralleri ile karşılama imkânı var. Hiç öyle felaket tablosu çizmesinler. Çevreyi zehirlemenin gerekçesi değil. Karanlıkta olsa, karanlık zehirlenmekten daha iyidir. Ama karanlık olmayacak, gerek yok.” [86] Demiştir. 

        Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu ise termik santrallerin filtrelerinin takılması zorunluklarının 2,5 yıl daha ertelenmesi ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle (23 Aralık 2019);

         “… 16 termik santralin filtre sistemleri bulunmuyor. Bacalarından sızan kirli gazlar, kükürtdioksit, azotoksit, karbonmonoksit ve onlarca farklı kimyasal atığı barındıran gazlar, havaya, doğaya kontrolsüz bir şekilde doğrudan veriliyor.

         İnsanın en temel ihtiyacı yaşayabilmek için temiz hava almaktır. Bu santraller bulundukları illerin havasını kirlettiği gibi rüzgâr ve meteorolojik olaylarla tüm bölgenin havasını zehirliyor. Kronik hastalıklara, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden oluyor. Cilt ve akciğer gibi kanser türlerini tetikliyor. Aynı zamanda mutsuzluk, depresyon gibi psikolojik etkiler yaratıyor. Çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere her yaş grubu insanlar ile diğer tüm canlılar ile birlikte tarım alanlarını da etkiliyor.

           Bu tesisler toprak ve su kirliliği de yaratıyor. Herkes baca gazına odaklanıyor. Ama bu santrallerin atık sahalarında tehlikeli atıklar da bulunuyor. Bu sahalar vahşi depolama sahaları, düzenli değiller ve dolaysıyla yeraltı sularının, içme suyu havzalarının ve tarım alanlarının, toprağın kirlenmesine sebep oluyor.” [87]  Demiştir.       

         Sözcü Gazetesi yazarı Uğur Dündar’ın gazetesinin 23 Kasım 2019 tarihli nüshasında “Cenneti cehenneme dönüştürme yarışı!” başlıklı yazısında özetle;

          “… 90’lı yıllar… Yurtseverliğine ve dürüstlüğüne inandığım bir siyasetçinin verdiği bilgilerle Polonya’ya gittik. Amacımız Yatağan’ı yaşanmaz hale getiren termik santrali yapan Polonyalı mühendislerle konuşmaktı. Bizi dostça karşıladılar. Röportaj öncesi onlara;

        “… Yatağan’da [88] kurduğunuz santral korkunç bir çevre felaketine sebep oldu. Filtresiz bacalardan çıkan zehirli gazlar ve parçacıklarla kirlenen havayı soluyan insanlardaki kanser vakalarında ciddi artışlar gözlendi. Cennet gibi topraklar, yaşanmaz hale geldi. Elinizi vicdanınıza koyup cevap verin: Siz kendi ülkenizde böyle bir ‘katil santral’ yapar mıydınız?” diye sordum!

         Hiç düşünmeden “Hayır” dediler. “Asla yapmazdık! Ama bizden düşük maliyetli bir santral yapmamız istendi. Eğer daha mükemmelini, çevreye zarar vermeyeni talep etmiş olsalardı onu da yapardık. Fakat maliyet artardı. Çevreyi katleden, insanları doğayı zehirleyen kişiler olarak algılanmayı hiç istemeyiz.” Dediler. Ayrıca şu uyarıyı da dile getirdiler;

         “…Türkiye tam güneş ülkesi. Bıraksınlar o tertemiz çevreyi termik santrallerle kirletmeyi ve su kaynaklarını kurutmayı da Anadolu’yu güneş panelleriyle donatmaya başlasınlar. Güneş ülkesi Türkiye’de enerji açığını kapatmanın tek ve en sağlıklı yolu, güneşten yaralanmaktır.”

        Tesadüfe bakın ki bu yıl (2019) Almanya ve Türkiye parlamentoları, birbirine yakın tarihlerde termik santrallerle ilgili çok önemli kararlar aldı. Almanlar önümüzdeki 15 yıllık zaman dilimi içinde kademeli olarak tüm termik santralleri kapatmaya, onlar yerine güneş enerjisinden yararlanmaya karar verdiler. Çünkü güneşe hasret insanların ülkesi Almanya, coğrafyasını çoktan güneş panelleriyle doldurdu bile!

         Peki, bizde ne oldu?

        Meclisimizin önceki gece (22 Kasım 2019), iktidar bloğunun oylarıyla, mevcut 15 termik santralin baca filtresi takmadan 2,5 yıl daha faaliyetlerini sürdürmelerine izin verdi! Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin çabaları, kararı engellemeye yetmedi.

       Bu demektir ki, 15 termik santralin bacaları çevreye zehir püskürtmeye ve doğal yaşamı katletmeye devam edecek. Yani cennet vatanımızı cehenneme döndürme yarışı tüm hızıyla sürüp gidecek! ”  

 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan Gaz odası yasasına veto

        Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bacalarından tonlarca zehirli gaz ve kül çıkaran 13 termik santralin, TBMM’den AKP ve MHP oylarıyla 2,5 yıl daha baca filtresi takmadan çalışmasına onay veren yasayı veto etti. Erdoğan, bu koltuğa oturduktan sonra ilk kez veto hakkını kullandı. Bu durumda baca filtresi ve arıtma cihazı takmayan ikisi kamuya ait 15 termik santral 31 Aralık 2019 tarihinde kapatılacak. [89]

          Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce AK Parti MYK toplantısında termik santrallerinin baca gazı filtre konusunda (20 Kasım 2019);

        “…Kirliliğe kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.  Kimse milletin havasını kirletemez, mutlaka filtreleme sistemi yapılmalı. Bu konuyu da bizzat takip edeceğim.” [90] Demiştir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından veto edilen torba yasa, ikinci kes TBMM ‘de ele alındı. (5 Aralık 2019) önceden alınan 2,5 yıl uzatılma kararı, bu sefer 322 milletvekilinin tamamı tarafından oy birliği ile iptal edildi…

        CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel bu konuda yaptığı açıklamada;

       “… Bir karar merci karar veriyor, o karar burada kurşun asker gibi uygulanıyor. Ayıbı örtmek için algı yönetiyorsunuz. Vatandaş bu vicdansızlığa karşı hangi grupların nasıl durduğunu gördü, unutmuyor. Tayyip Bey onayladı, Erdoğan da veto etti.”  [91] Demiştir.

 Toprağını savunan köylüye müdahale

       Manisa’nın Salihli’nin Hacıbektaşlı Mahallesi’ndeki 76 dekarlık bir alana ilçesinde, özel bir SANKO enerji firması tarafından kurulması planlanan 19,5 MW kapasiteli Jeotermal elektrik santraline (JES) karşı bölge halkının; tarım ve yaşam alanları ile çocuklarının geleceğine zarar vereceği gerekçesi ile düzenlediği eyleme, güvenlik güçleri müdahale etti. 26 eylemci gözaltına alınırken, atılan gazdan etkilenen CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ile 1’i vücuduna taş isabet eden, 2’si gazdan etkilenen 3 asker hastaneye kaldırıldı. [92] (26 Ağustos 2019)

 

Santralin yapılacağı alanda eylem için toplanan yöre halkı

          Salihli Çevre Derneği Başkanı Avukat Seçil Ege Değerli ise kurulması planlanan enerji santrali ile ilgili olarak yaptığı açıklamada (19 Kasım 2019);

        “… Santralin kurulacağı alan, Hacı Bektaş Mahallesinin arkasındaki ormanlık bir tepenin tamamen yok edilerek iki tane dere yatağının arasındaki alanı kapsayacak şekilde yapılması planlanmıştır. Dere yataklarını etrafındaki ormanlık alanların, zeytinliklerin, bağların ortasında kalan bir alan. Yerleşim yerlerine çok yakın. Çevre ve halk sağlığı tehdidinin yanında özellikle alanın heyelan bölgesi olması, ormanlık arazisi olması, Salihli’nin güney yakasında bir fay hattı olmasına dikkat çektik.

         Bilirkişiler ve mahkeme heyetiyle yapılan keşif sırasında muhteşem bir doğanın içerisine, temiz havanın, bol oksijenin içerisinde, böyle bir doğal varlığın yok edilmesi pahasına, para hırsıyla memleket topraklarının nasıl talan edileceği de göz önüne serilmiş oldu. Biz davamızdan ve mücadelemizden umutluyuz. Halk sağlığını, çevrenin korunmasını ve memleket topraklarını bu talan düzenine teslim etmeyeceğiz.” [93] Demiştir. 

 

Salihli Çevre Derneği Başkanı Avukat Seçil Ege Değerli

 

Manisa Salihli ilçesine bağlı Hacıbektaşlı köyündeki bölge halkının eylemi

       Manisa Salihli ilçesine bağlı Hacıbektaşlı köyünde yapılmak istenen JES için mahkeme, işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar meydana geleceğinden 2577 sayılı Kanun’un 27’nci maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Yaşanan gelişme sonrası bölge halkı büyük sevinç yaşadı. [94] 

 Askeri alanlarımız imara açılıyor

İstanbul’da GATA’nın da içinde bulunduğu askeri alan imara açıldı

        Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, tarihi Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin  (GATA) de içinde bulunduğu İstanbul’daki 117 bin metrekarelik “askeri alanın” yapılaşmaya açılmasını öngören planı onayladı. GATA, “askeri alan” statüsünden çıkarıldı. 15 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, GATA, Sağlık Bakanlığı ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devredildi. Ardından da Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak hizmet vermeye başladı. [95]

 

İstanbul Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)

 Florya’daki 34 dönümlük askeri arazi imara açıldı.

         İstanbul’un Bakırköy ilçesindeki Florya’da bulunan 34 dönümlük askeri lojmanların ve tesislerinin bulunduğu askeri arazi, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nca (TOKİ) imara açıldı. (29 Kasım 2018) Şenlik Mahallesi’ndeki 34 dönümlük arazi, mevcut planda, “tarla ve askeri alan” fonksiyonuyla gözüküyor.

 

Florya’da bulunan 34 dönümlük askeri arazi

 

         Florya’da bulunan 34 dönümlük askeri arazi

         Yeni imar planı değişikliği sonrası, özel okul ve cami inşa edilecek. Arazinin %60’ına ise konut dikilecek. Hazırlanan imar planı, Cumhurbaşkanlığı 1 Numaralı Kararnamesi’nin ilgili maddeleri uyarınca 19 Kasım 2018 tarihinde onaylandı. Ardından da 28 Kasım 2018’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca askıya çıkartıldı.

         İlgili kurumların görüşlerinin istendiği plan değişikliği teklifinde, İstanbul Bakırköy Belediyesi olumsuz görüş bildirmiştir. [96]

 İstanbul Esenler’de 720 hektar askeri alan imara açıldı

        İstanbul Esenler’de Topkule (66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığına bağlı) ve Baştabya Kışlaları ile 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı ile Ulaştırma Oto Tabur Komutanlığının da bulunduğu Metris Kışlasının da yer aldığı yaklaşık bin futbol sahası büyüklüğündeki alana, konut, turizm, ticaret yapıları, park, millet bahçesi ve külliyeler inşa edilecek. Bu kapsamda Milli Savunma Bakanlığı ile Esenler Belediyesi arasında 29 Nisan 2015 tarihinde protokol imzalandı. Protokole göre Milli Savunma Bakanlığına ait askeri kışlalar taşınacak. (29 Ağustos 2019)  

                                          

İstanbul Esenler’de 720 hektar askeri alan imara açıldı

         Eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi ve inşaat mühendisi İbrahim Doğan ise bu konuda yaptığı açıklamada özetle;

        “… Yapılan bu plan tadilatı ile İstanbul’a bir kere daha ihanet edilmiştir. 720 hektar yaşam alanı bir çırpıda Rant uğruna betonlaştırılıyor. Yasalara ve imar mevzuatına aykırı olan bu düzenleme kamu yararı taşımıyor ve kente yeni bir nüfuz artışı, yeni yapı yoğunluğu ile birlikte yeni sorunlar taşıyacak.[97]  Demiştir.

 Tarihi eserlerimiz tahrip ediliyor

Peribacalarına katliam

       Kapadokya bölgesinde, (Göreme; Ürgüp’ün 5 km batısında, Nevşehir’in 12 km. doğusunda Merkez ilçesine bağlı) Mesit mevkiinde Müze Yolu üzerinde peribacalarının yanında yaklaşık 2 ay önce otel inşaatına başlandı. İş adamı M.K. tarafından yaptırılan otelin 5 ayda tamamlanması planlanıyor. Yan yana 2 binadan oluşan otelin kaba inşaatı devam ediyor.(13 Şubat 2019)

       Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan;

       “… Bir turizm beldesi Göreme Rant (getirim) uğruna katlediliyor. Buna izin veren göreme Belediyesi, Nevşehir Tabiat Varlıkları Koruma üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduk. Cezası 2-5 yıl hapistir.” Dedi…

       Konuyla ilgili olarak göreme Belediye Başkanı Nuri Cingil ise;

       “… Burası imar planı içindedir. İmar planı uygulanırken yetkili kurum ve kuruluşlarca da bu yapı planı onaylanmıştır.” Dedi…

       Otelin sahibi M.K. ise;

        “… Biz bu inşaata başlamadan önce tüm mercilerden gerekli evrakları tamamladıktan sonra başvurumuzu yaptık ve inşaata başladık.” Diye konuştu…

 

Göreme’deki Peribacalarının yanında otel inşaatı

       Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, geçtiğimiz Kasım (2018 olmalı) Kapadokya’daki peribacaları arasında kaçak yapılaşmaya müsaade etmeyeceklerini belirtmişti. Bakan Ersoy şu konuşmayı yapmıştı;

         “… Turizmde Türkiye’nin birkaç yüzü var, Kapadokya da onlardan biri. Biz değerini de kıymetini de biliyoruz. Arada tabi çürük yumurtalar olacak. El birliğiyle o çürük yumurtaları eleyeceğiz. Kaçak yapılaşmayı yapanlar, yanlarına kar kalacağını sanmasınlar.” Demişti. [98] Buna rağmen Peribacaların hemen yanındaki otel inşaatı göz göre göre yükselmektedir.

        Nevşehir Kapadokya bölgesinde peribacalarının yakınına yapılmış veya inşaatı süren 15 yapının yıkımına başlandı. Bu kapsamda ilk olarak Nevşehir il Özel İdaresi’ne bağlı ekipler, Göreme’de Perili Ozanlar mevkiinde bulunan kafeyi iş makineleri ile yıktı. Yıkımın devam edeceği anlaşılmaktadır.[99] Ancak yukarıdaki otel inşaatının yıkılıp yıkılmadığı bilinmemektedir.

 

            Nevşehir’in merkez göreme beldesi Esentepe Mahallesinde bulunan Kaptan Osman isimli seyir tepesinin yıkılacağını öğrenen iş yeri sahibi Osman Kabalcı ise yaptığı açıklamada;

           “… Ben 1994 yılından beri vergi ödüyorum. İmar barışı için de 36 bin TL. Para ödedim.” [100] Diyerek tepki göstermiştir.

 UNESKO Dünya Mirası Listesi’ndeki Göreme Vadisi, AKP Hükümeti döneminde milli park statüsünden çıkarıldı.

          33 yıl önce 1986 yılında Turgut Özal döneminde Bakanlar Kurulu tarafından Milli Park ilan edilen “Kapadokya” olarak bilinen… Peribacaları, yeraltı şehirleri, kayalara oyulmuş Saklı Kaya Kiliseleri, şapelleri, (büyük bir kilise içinde bir azize adanmış ibadet yeri) Manastırları, Paşabağ Rahipler ve Keşişler Vadisi ile Selçuklu Sultanı Kılıçaslan’ın Anıt mezarının da bulunduğu… Dünyada eşi benzeri olmayan Bizans devrinden kalma Hristiyanların önemli bir merkezi haline gelen ve UNESKO dünya kültür mirası listesinde bulunan 9 bin 614 hektarlık göreme vadisi ve çevresi, AKP Hükümetince milli park statüsünden çıkarılmıştır. (23 Ekim 2019)

         Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Göreme Vadisi ve çevresindeki alanın milli park olarak belirlenmesi hakkında Bakanlar Kurulu kararı yürürlükten kaldırıldı ve Göreme milli park olmaktan çıkarıldı…

 

Peribacaları ve saklı kaya kiliselerin bulunduğu göreme vadisi, Kapadokya

 

Bölgede bulunan yeraltı şehri

            Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan bu konuda yaptığı açıklamada;

          “… Kapadokya, ranta kurban edilecek, TOKİ buraya da mı göz dikti? Bölgede zaten işgal var, işgali önleyemeyenler şimdi de milli park statüsünü kaldırıyor, pes vallahi.” Dedi…

 

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan

            Milli Park statüsünün kaldırılması kararına CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise yaptığı açıklamada, kararın iptali için tüm hukuki yollara başvuracaklarını söyleyerek;

          “…UNESKO Dünya Mirası Listesi’ndeki masallar kenti Kapadokya’da peribacalarının hemen yanında yapılan otel inşaatı (yukarıda belirtildiği gibi) tepkilere neden olmuş ve bu tepkiler üzerine yıkım çalışması başlamıştı.

        15’ten fazla kaçak yapının yıkımı yapıldı. Ancak Türkiye’nin gündemi sınır ötesi operasyonunda iken, birileri, hala Rantı düşünebiliyor. Böyle bir gündemde sessiz sedasız yandaşa Rant sağlayabileceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Dünya turizminin göz bebeklerinden olan göreme Vadisi’nin statüsünün değiştirilmesi tam bir cinayettir.

         Amaç doğal varlıkları sömürmek, denetimsizliğe getirmek, Türkiye’nin doğal varlıklarını yok edecek projeleri hayata geçirmektir.” [101] İfadesini kullanmıştır.

 Antik manzaralı lüks konutlar

           Mersin Mezitli’de 3500 yıl öncesine ait antik kentin çevresine lüks dev binalar yapıldı. Antik kentte, toprak altındaki binlerce yıllık tarihi miras gün yüzüne çıkarılmaya çalışılırken, tarihi dokuların hemen dibine bu binalar yapılmıştır.

 

Mersin Mezitli’de 3500 yıl öncesine ait antik kentin

          Mersin merkez Mezitli İlçesi’ndeki Neolitik, Helenistik ve Roma dönemleri gibi birçok medeniyetin izlerini taşıyan Soli Pompeipolis Antik Kenti bulunuyor. Burası yerli ve yabancı çok sayıda ziyaretçi çekiyor. [102]

           Bu bölgede yıllardır kazı çalışmaları devam ediyor. Dünya tarihi için de çok önemli olan bu Antik kentin dibine dikey dikilen dev binaların altında da mutlaka o döneme ait izler ve eserler vardır. Roma İmparatoru Pompei de Mezitli’ye gelerek buraya Soli adını vermiştir. Nitekim Mezitli’de yaşayan ve Soli Pompeipolis içinde gömülen dünyaca ünlü bilim adamı Aratos’un özel bir mülke ait arazide mezarının bulunduğu ancak yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu, ayrıca çok önemli kişilerin de mezarının bu bölgede bulunduğunu, bilim insanları ve Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan tarafından belirtilmektedir.[103]

 

          Mersin merkez Mezitli İlçesi’ndeki Aratos’un anıt mezarının yeri

 Likya dönemine ait tarihi kaya mezarı tahrip edildi

          Antalya’nın Finike İlçesi’ne bağlı Turunçova Mahallesi Delicedere mevkiinde,    M.Ö. 300 yıllarına dayanan Likya döneminde saygın bir aileye ait adakların yapılıp ikram edildiği, önünde adak kesim yerleri ile su kanalları bulunan kaya mezarı, kimlikleri tespit edilemeyen kişilerce el yapımı patlayıcı (EYP) ile tahrip edildi. Olayın yaklaşık 6 ay önce meydana geldiği, olay yerinin birinci derece doğal arkeolojik sit alanı olduğu belirtildi.[104] (1 Eylül 2019)

 

 Patlayıcı ile tahrip edilen Likya dönemine ait tarihi kaya mezarı

 Tarihe büyük saygısızlık

          Roma döneminde Ayasofya’dan yaklaşık 2 asır önce yapılan, yapıldığında kilise olarak kullanılan, ardından da Bizans döneminde bazilika (eski Roma kamu binaları)  eklenip manastır olarak kullanılan… Bölgenin 15. Asırda Dulkadiroğlu Beyliği hâkimiyetine geçmesinin ardından Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in dedesi Alaüddevle Bozkurt Bey’in kiliseye minare ekletmesi ile cami yapılan ve cumhuriyetin ilk yıllarına kadar ibadete açık olan tarihi Ala Cami restore edildi.(6 Aralık 2019)

          Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde bulunan ve 15. Yüzyılda kiliseden camiye çevrilen bin 800 yıllık Ala Cami’ye polikarton çatı yapıldı. “Çukurova’nın Ayasofya’sı” olarak bilinen camide 2014 yılından bu yana yapılan restorasyon çalışmalarında, Tarihçi yazar Cezmi Yurtsever, İHA’ya yaptığı açıklamada özetle;

         “… Tarihi neredeyse 2 bin yıla uzanan Ala Cami’de bir restorasyon rezaleti var. Ala Camii Romalılarda tapınaktı, Bizans zamanında kiliseydi. Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı zamanında ise minare eklenerek cami olarak kullanıldı. Yavuz Sultan Selim’in dedesi Alaüddevle Bozkurt Bey bu yeri camiye çevirdi. Yüzyıllardır bu cami kendi özelliğini korudu. Şimdiki zamanımızda ise camiin minaresi ve çatısı bir çelik kafes içerisine alındı. Caminin tarihi dokusuna dokunulmuş ve tahrip edilmiştir. Bu tarihe saygısızlıktır. Buna seyirci kalamayız.

          Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum. Bu bilim, sanat ve insanlık faciasıdır. Bu Mimar Sina’dan bu yana devraldığımız İslam kültür inancına ters bir durumdur. Buraya müdahale yapılmasını ve buranın aslına uygun bir şekilde onarılıp kamuoyuna açılmasını bekliyoruz.” Demiştir…

        Hatay Vakıflar Bölge Müdürü Mehmet Yıldıran ise, kaplamanın yapıyı ve çalışmalar sırasında ortaya çıkarılan mozaikleri korumak için yapıldığını söylemiştir.[105]  

 

Ala Cami’nin restorasyondan önceki hali

 

 Ala Camii’nin restorasyondan sonraki hali

         CHP Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü konuyu TBMM gündemine getirerek özetle;

         “… Osmaniye’nin Kadirli İlçesi’nde bulunan yaklaşık 1800 yıllık tarihi olan ve önce manastır, sonra kilise, daha sonra ise cami olarak hizmet veren ve 94 yıldır ibadete kapalı olan Ala Camii, bölgenin Roma, Bizans ve Türk İslam medeniyetlerini bir arada yaşatmış en önemli kültür miraslarından biridir.

       Alaüddevle Mescidi olarak da bilinen Ala Camii’nin restorasyon çalışması sonrası ortaya çıkan durum tek kelimeyle rezalettir. Camiin restorasyonunda metal malzeme kullanılmıştır. Taş yapı olan cami orijinal halinden çok farklı bir yapıya dönüştürülmüştür. Bu yapılan tarihe, kültüre ve ülkeye ihanettir.” [106] Demiştir.

 2 binlik yıllık tarihe beton döküldü

          “Milas Arkeoloji Müzesi Yapımı ile Gümüşkesen Anıtı Çevre Düzenleme” işi için Kültür Bakanlığı ile Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (IC Içtaş-Limak ortaklığı)  arasında 2016 Aralık ayında protokol imzanmış ve işe başlanmıştı.  Dünyanın 7 harikasından bir olan ‘Halikarnas Mozolesi’ nin benzeri olan iki bin yıllık Muğla Milas’taki Gümüşkesen Anıtı (antik mezar), Kültür Bakanlığı eliyle beton binayla çevrildi, silüeti tamamen yok oldu. Milas Arkeoloji Müzesi, anıta birkaç adım mesafede yapılmaya başlanmıştı. (22 Temmuz 2020)

          Yapılan yanlışlık ortaya çıkmış inşaat durdurulmuş ancak Bakanlık, inşaatın devamı için 25 Haziran 2020’de yukarıdaki yüklenici şirketlere talimat göndererek inşaatın devamımı istemiştir…

          Arkeolog Ümit Işın ise bu konuda yaptığı açıklamada özetle;

         “…Milas’ta hiçbir yer mi kalmamışta da, Gümüşkesen Anıtı’nın dibine mi yapılır betonarme bina. Tarihi eserleri, antik eserleri koruması gereken kurumlar beton döküp duruyor. Patara’ya karşılama alanları, otoparklar yapılıyor.

         Burda da Gümüşkesen Anıtı’nın dibine müze inşaatı yapacağız diye devasa betonarme binayı dökmüşler. Aslında buna izin veren Koruma Kurulları’ndaki hocalara sormak lazım: ‘Siz ne düşünerek izin verdiniz’?  

         Bunların hepsi akademisyen,  profesör, arkeolog, şehir planlamacısı, mimar. Bu bir siyasi rant ama buna çanak tutan akademisyenler. Eğer baskı varsa o kurullarda bulunmak zorunda değiller, istifa edebilirler. Eğer siyasi Ranta fikirleri ters düşüyorsa, bir akademisyene yakışan o kuruldan ayrılmak olur. Bu anıt orada tek başına durmuyordur tabi. Mutlaka tescilli bir alandır. Dünyada böyle örnekler görmedim.” Demiştir. [107]

 

Gümüşkesen Anıtı (antik mezar) solda, hemen önünde müze amacıyla yapılan inşaat halindeki beton bina

Üstü otel altı tarih

         İstanbul Fatih’te Cankurtaran Mahallesi’ndeki tarihi sur kalıntılarının ve tarihi çeşmenin üzerine 5 katlı otelin yapılmasına [108] nasıl ve kimler müsaade etmiştir. İmar planına ve yasalara uygun mu? Tarihimize ve geçmişimize saygısızlık ve ihanet değil mi?  Bu kanunsuz ve tehlikeli yapılaşmaya, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile adli makamları, müdahale etmeleri gerekmez mi? 

 

 İstanbul Fatih’te Cankurtaran Mahallesi’ndeki tarihi sur kalıntıları

            Arkeolojik sit alanına taşocağı

          Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde, kaya mezarları ve eski yerleşim alanı bulunan ve 2011 yılında Erzurum Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1. Derece arkeolojik Sit alanı ilan edilen İndere Karabulut köyünde, 10 hektarlık alanda taş ocağı kurulması için ruhsat verildi. (12 Temmuz 2020) 

 

Tunceli’nin Mazgirt ilçesindeki Sit alanı

           Karabulut Köyü muhtarı Soner Bulut, sit alanına taşocağı kurulmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle;

            “… Su kaynaklarımız oradan geliyor. Meralarımızın bir kısmı orada. Tarihi yerlerimiz, Kara Xızır ziyaretgâhımızın bulunduğu yer. Taşocağı açıldığı zaman buralar yok olacak. Ekili alanlarımıza zarar verecek. Daha önce de burada taş ocağı açmak istediler ancak bizim tepkimiz nedeniyle vazgeçtiler.” Demiştir…

           Köy halkı ise bu konuda;

          “… Bölgenin tarihinin Urartulardan, Hititlere kadar uzandığını biliyoruz. Burada bu tarihlerden kalma eserler olduğunu biliyoruz. Ülkenin tarihi değerlerinden bir yerin kaybolması, ülke tarih mirasına büyük zarar verecektir. Son zamanda yok olan Hasankeyf gibi burasının da taş ocağı olarak yok edilmesini istemiyoruz. Burası ikinci Hasankeyf olmasın.” [109] Diyerek tepkilerini dile getirmişlerdir. 

   500 yıllık mirasa büyük saygısızlık

            İstanbul’da Üsküdar’da bulunan 500 yıllık Mimar Sinan eseri olan ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından kızı Mihrimah Sultan (annesi Hürrem Sultan) adına yaptırılan ve 1547 yılında tamamlanan Külliye’nin ortasındaki avlunun aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi üzeri kapatılırken, binanın bacalarına da klimalar yerleştirilmiştir.(10 Ağustos 2020)

            İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, yapının şu an tıp merkezi olarak kullanıldığını belirterek;

           “… Yapı,  vakıflar mülkiyetinde. Alan İBB yetkisinde değil. Acilen revaklı avlunun [110] üst örtüsü kaldırılıp klimalar sökülmelidir.” [111] Demiştir…

           Tepkiler üzerine resmi sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Vali Ali Yerlikaya, külliyenin bacalarındaki klimaların kaldırıldığını duyurdu.

 

İstanbul Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Külliyesi

               

                  Sivas Gök Medrese Revaklı Avlu

Galata Kulesi’nin duvarını yıkmakla tarihe ihanet edilmiştir

       165 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) mülkiyetinde iken 13 Mayıs 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilen İstanbul’un simgesi 1500 yıllık tarihi Galata Kulesi’ndeki restorasyon çalışmaları sırasında Kule’nin girişteki tarihi duvarı inşaat aletleriyle yıkıldı. [112] (12 Ağustos 2020)

                

                                               Galata Kulesi’ndeki duvarın yıkılışı                                                               Galata Kulesi

            İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, onaylı restorasyon projesi olmadan yapılan çalışma için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Bu arada yıkılan duvar alelacele yeniden örüldüğü belirtildi.

            Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ’da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda;

            “… Galata Kulesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilirken, tarihe ihanet edeceklerini söylemiştik. Restorasyon kılıfının ardına gizlenen bu ihanetten derhal vazgeçin” demiştir…

            CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu ise bu konuda yaptığı açıklamada özetle;

            “…      Ben bugün açıkçası Galata Kulesi’nin içinde yapılanların videosunu izleyince İŞİD’in tarihi eserlere yaptığından daha farklı bir şey yapılmadığını gördüm. Tarihi ederlerimize ve dokularımıza sahip çıkmak için 16 milyon İstanbullu ile birlikte elimizden gelen her türlü şeyi fazlasıyla yapacağız.” Demiştir…

           Galata Kulesi’ndeki restorasyon sırasında hilti (delici alet) ile yapılan çalışma görüntüleri üzerine Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ise özetle;

            “… Galata Kulesi ile ilgili olarak sosyal medyaya da intikal eden bazı uygulamalar, Bakanlığımızın ilgili birimlerini de rahatsız etmiştir. Kulede büyük oranda bir restorasyon faaliyeti yapılmamaktadır. Gereken müdahale yapılmış ve yapı müteahhidinin dikkati çekilerek gereken işlemlerin yapılmasına başlanmıştır. [113] Şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

            Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) yaptığı açıklamada ise;

            “… Galata Kulesi’nde hem kent hem de tarih suçu işlenmiştir. Unutulmamalıdır, geçmişi olmayanın geleceği olamaz. Tarihi eserlerin korunması, güçlendirilmesi Koruma Kurulu’ndan onay alınacak bir proje bağlamında gerçekleştirilmelidir. Bu, restorasyon ve güçleştirme çalışmalarının olmazsa olmazıdır. Bu temel ilke çiğnenmiş, Galata Kulesi’nde kaçak çalışma yapılmıştır. Kaçak çalışma bir an önce durdurulmalı ve Galata Kulesi’ne taammüden kıyanlar ortaya çıkarılmalıdır. Galata Kulesi sadece geçmişimiz değil aynı zamanda geleceğimizdir.” [114] Demiştir.

 İstanbul’a ihanet

            İstanbul’da Tophane’ye inşa edilen Galataport,[115]  Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane Çeşmesi, Nusretiye Camii, Tophane-i Medrese-i Amire Binası, Sokullu Camii gibi eserlerin bulunduğu bölgeye yapıldı. Projede betonlar yükseldikçe, İstanbul Boğazı’nın silüeti de tamamen değişti, betona dönüştü. [116] (15 Ağustos 2020)   

 

 

           Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin başvurusu üzerine Galataport İstanbul projenin 2.ci defa durdurulmasına karar verdi. (2014) Ancak ilerleyen süreçte bilirkişi ve savcılığın olumsuz bildirmesine rağmen projeye devam edildi.  Danıştay’ın durdurma kararına karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Kasım 2014’te Kadın ve Adalet Zirvesinde yaptığı konuşmada özetle;

         “… Başbakanlığım döneminde biz meşhur Tophane’deki Galataport ’un ihalesini yaptık. İhale bitti, kazananı belli, hepsi belli. Bakın ihaleden sonra iki yıl geçti. Şimdi yargı karar veriyor yürütmeyi durdurma. Böyle bir anlayış olabilir mi?

        Ben ülkemde bu yargıya nasıl güveneceğim, inanacağım? Cumhurbaşkanı hıyanet-i vataniye içinde olursa suçludur. Peki, yargıç hıyaneti-i vataniye içinde olursa nedir? Bakın iki yıl geçiyor siz böyle bir karar vermiyorsunuz, iki yıl sonra veriyorsunuz. Neredeyse 1 milyar dolarlık bir proje böyle bir projeyi sen ne kadar rahat bir hareketle engelleyebiliyorsun.  Bu nedir? Vatanseverlik mi?

           Bir yargıç söylemişti, vicdanıyla cüzdanı arasında diye. Herhalde böyle bir şey var burada. Birileri cüzdanı bir yerde unutmuş. Vicdan da olmayınca böyle şeyler doğuyor.” [117] Demiştir…

        2016’ya gelindiğinde İstanbul Karaköy’e yapılması planlanan Galataport Projesine başlandı. İnşaatı üç yıl sürecek proje için nargileciler  (Tophane’de Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Camisi ile tarihi çeşme arasında bulunan yer) ve antrepolar (gümrüklere gelen ticari eşyaların konulduğu ve korunduğu yer, ardiye ye ya depo)   yıkılmaya başlandı.

           Mart 2017’de ise yıkılmayacağı söylenen ve birinci derecede tarihi bina olan, 1907-1911 yılları arasında Gümrük binası olarak inşa edilen Paket Postanesi yıkıldı. Ayrıca Şubat 2017’de de İstanbul’un ve Türkiye’nin ilk modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olma özelliğini taşıyan 1940’da inşa edilmiş olan Cumhuriyet döneminin özgün yapılarından birisi olan Karaköy Yolcu Salonu proje kapsamında yıkıldı.     

 

Paket Postanesi

          Galataport; Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane Çeşmesi, Nusretiye Camii, Tophane-i Medrese-i Amire Binası, Sokullu Camii gibi tarihi yapıların önünü kesecek yapılaşmaya, siluete etki edecek yapılanmaya sebep olacağı anlaşılmaktadır.

 800 yıllık Tarihi Kız Köprüsü’nün tahribi

          Galata Kulesi’ndeki restorasyon (yenileme) çalışmalarının yankılar sürerken, bu defa Sivas’ın Divriği İlçesi’nde Selçuklu Devleti tarafından Çaltı Çayı üzerinde inşa edilen 800 yıllık Kız Köprüsü’nde Hilti ve kepçe ile çalışma yapıldığı ve taşlarının söküldüğü ve köprüye büyük zarar verildiği ortaya çıkmıştır. (19 Ağustos 2020)

 

 Sivas’ın Divriği İlçesi’nde bulunan Kız Köprüsünün restorasyon çalışmaları sırasındaki hali  

 

Sivas’ın Divriği İlçesi’nde bulunan Kız Köprüsünün önceki hali

           İpek Yolu güzergâhındaki kesme ve moloz taştan yapılan 70 metre uzunluğundaki 800 yıllık Köprü’nün, Divriği Belediye’sinin girişimiyle Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yenileme çalışmasına başlandı. Restorasyon (yenileme)  sırasında köprünün üzerine iş makinası çıkarıldı. CHP’li Belediye Başkanı Hakan Gök önce dökülen betonun parçalandığını ileri sürerken, Valilik idari soruşturma başlattı. [118]

           UNESCO Türkiye Milli Komite Üyesi Nezih Başgelen konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada özetle;

           “… Kız Köprüsü bölgenin önemli bir kültürel varlığıdır. Osmanlı döneminde Divriği’yi Ziniski-Sincan-Yağbasan-Karabel üzerinden Sivas’a bağlamak için yaptırılmıştır. Böyle tarihi bir köprü üzerinde iş makinesi çıkartıp çalışılması hiçbir gerekçe ile kabul edilecek bir durum değildir. Bazı taşınması güç parçalar köprü üzerinden alınması gerekiyorsa tüm dünyadaki benzer uygulamalardaki en azından burada bir kule vinç kullanılabilirdi.

        Tarihi bir kayba daha neden olmamak için acilen buradaki restorasyon işlerinin daha titiz bir denetimle sürdürülmesi gerekir. Göz göre göre gözümüz gibi korumamız gereken bir değerimizi daha yanlış uygulamalarla kaybetmeyelim.” [119]  Demiştir.    

 Dikey yapılaşma

Anıtkabir ve Başkent’in silueti değişti.

           Başkent Ankara’nın sembol yapısı, Ulu Önder Atatürk’ün ebedi ikametgâhı Anıtkabir, çarpık yapılaşmanın ortasında kaldı. Başkent’te inşa edilen dev gökdelenler, Anıtkabir’i de etkiledi. Yüksek binaların özellikle Çukurambar ve Söğütözü semlerinde yükselmesiyle birlikte, Anıtkabir ve Başkent’in silueti değişti. Anıtkabir de gökdelenlerin arasına sıkıştı.

 

Ankara’daki dikey yapılaşma ve Anıtkabir’in görüntüsü (20 Şubat 2019)

         Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Melih Gökçek) 11 Mayıs 2016’da oybirliği ile aldığı kararla, “Anıtkabir Koruma Amaçlı İmar Planı” değişikliğine ilişkin planlar askıya çıkarılmıştı. Bu plan, Anıtkabir’in yakın çevresini oluşturan Anıttepe, Yücetepe, Tandoğan, Beşevler ve Bahçelievler gibi semtlerdeki yapıların, Anıtkabir’in yüksekliğini aşamayacağını öngörüyordu. Ancak Yüksek yapıların yer aldığı Çukurambar, Söğütözü gibi bölgeler yasağın dışında kaldı.

          Anıtkabir’in silüeti tartışması 2017 yılında da gündeme gelmişti. Mimarlar odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek döneminde Ankara’da, 100 metrenin üzerine çıkan binalara izin verildiğini ve 250 civarındaki yüksek yapı ile tüm şehrin siluetinin bozulduğunu söyledi.

           Tezcan Karakuş Candan, “Melih Gökçek’in belediye başkanı olduğu 1994-2017 tarihleri arasında Anıtkabir alanına ilişkin 73 kez koruma kurulu karar alındı. Bu da, Melih Gökçek’in Cumhuriyet’in simge mekânlarına karşı yürüttüğü yok etme anlayışını gösteriyor. Anıtkabir’in silüetinin korunması için etkileşim sınırının genişletilmesi ve yüksek yoğunluklu yapıların tıraşlanması şarttır. [120] Açıklamasını yapmıştır.    

 İstanbul’daki dikey yapılaşma

          AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, bir dönem (1994-1998) belediye başkanlığını yaptığı İstanbul için (İstanbul Esenler Belediyesinde, Şehir ve STK Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, 21 Ekim 2017);

          “… Biz bu şehrin kıymetini bilemedik, bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum. Bizler elimizdekini kıymetini onu kaybedince anlıyoruz. Binalarımız yükseldikçe ufkumuz kararıyor. Şehirler giderek milyonlarca insanın yalnız olduğu yerlere dönüyor. Bencilliğin arttığı, gösteriş ve şatafatın yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Her şehir onu yönetenleri aynası gibidir.” [121] Demiştir. 

 

Dikey yapılaşma kurbanı İstanbul

İstanbul, dünyanın megakentleri içinde yeşil alan itibariyle son sırada

          Türkiye, 141 binayla Avrupa’da en çok gökdelene sahip ülke olurken, Eskişehir Yolu ve Çukurambar bölgelerinde yoğunlaşan yüksek binalarıyla Ankara, Paris ve Frankfurt gibi önemli metropolleri geride bırakıp Londra’nın ardından 4. Sırada yer almıştır. (21 Temmuz 2014) 

          Türkiye’de yüksek binaların şehirlere göre dağılımına bakıldığında 91 binayla İstanbul en fazla gökdelenin bulunduğu il olurken, Ankara 37 binayla ikinci sırada yer alıyor. [122]

İzmir’de dikey yapılaşma

            İzmir’in Konak İlçesi’nde Zorlu Holding tarafından yapımına başlanan 60 kat ve 250 metre yükseklikte dev inşaat ile ilgili olarak Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, şehircilik bilimine aykırı olduğu gerekçesiyle bu bölgede gökdelen yapımına karşı çıkmış ve “İzmir’in kalbine hançer saplanacak” demişti.

            İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise söz konusu şirketin, Sema Pektaş’ın belediye başkanlığı döneminde Konak Belediyesi’nden ruhsat aldığını belirterek;

            “… Bizim bu saatten sonra müdahil olup değiştirebileceğimiz herhangi bir alan da yok. Dolaysıyla bizim susmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. ‘İzmir’de yatırım yapılmaz, mutlaka istemez birileri çıkar engel olur’  algısı var. Doğrudur, yanlıştır, tartışmıyorum ama böyle bir algı olduğunu da kimse inkâr edemez. Bunu yıkmak gerekiyor. O nedenle yatırımcıyı küstürmemek lazım.” Açıklamasını yapmıştır.

 

İzmir’in Konak İlçesi’nde Zorlu Holding tarafından yapımına başlanan 60 kat ve 250 metre yükseklikte dev inşaat

             İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yukardaki açıklamasının tepki toplaması üzerine fikir değiştirdi. Soyer, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada ise;

            “… Tartışmalı gökdelen projesinin Kadifekale başta olmak üzere kentin siluetini bozacağının ve hukuki süreçlerin tüketilmediğinin anlaşılması üzerine ruhsatın iptali için gerekli çalışmaları başlatıyoruz.  Konak Belediyemiz ile eşgüdüm halinde hareket ediyoruz.” Demiştir.

            Soyer, Konak Belediyesi Meclisi’nin ilgili planı iptal etmesi halinde İzmir Büyükşehir Meclisi’ni olağanüstü toplantıya çağırarak bu kararın onaması teklifinde bulunacağını açıklamıştır. [123]

                 Sonuç ve değerlendirme

            Doğa bizim nefesimiz ve geleceğimizdir. Doğa katliamı ise vatana ihanettir. Bodrum Pina yarımadasında olduğu gibi Rant uğruna, kasıtlı olarak bilgisizlik, kifayetsiz, liyakatsizlik ve denetimsizlik sonucu ormanlarımız yakılıp, ağaçlarımızın katledilmesi, gelecek kuşaklar için bir felakettir.

            Nükleer, Hidroelektrik, Termal Santraller ile Hava Alanları, otel inşaatları, Cumhurbaşkanlığı külliyesi için Atatürk Orman Çiftliği ve Anka Park gibi yapılar nedeniyle, ormanlarımızda on binlerce ağaç kesilmiştir. Bu suretle yeşil bitki örtüsü, yaban hayvanları ile doğa varlıkları yok olmaktadır. Ayrıca topraklarımız da erozyona uğramakta sel felaketlerine ve hava kirliliği ile karşı karşıya kalınmakta, verimli tarım arazileri elden çıkmakta, göllerimiz ve su kaynaklarımız kurumaktadır. Katledilen ağaçlar tahrip edilen doğa bir daha eski haline getirilememekte, İnsanlarımızın sağlığı ve geleceği tehlikeye girmekte geçim kaynakları elinden alınmaktadır.

           Bazı orman yangınlarında, bilhassa yukardaki gibi, 2019 - 2020 yıllarında sabotaj olduğu, orman bölgesinin yeterli şekilde gözetlenmediğini, orman yangınlarında, Türk Hava Kurumuna ait uçaklar dâhil söndürme alet ve araçlarının zamanında kullanılamadığı… Rant için orman yangınlarına göz yumulduğu, ormanı kasten yakan kişilerin çoğunun yakalanıp hak ettiği cezanın verilmediği, bazı orman yangınları ile ilgili TBMM’ne verilen araştırma önergelerinin ise AKP ve MHP milletvekillerince ret edildiği anlaşılmaktadır.

            Yangın sezonundan önce orman yolları ile yangın emniyet yol ve şeritlerinin bakımları eksiksiz olarak yapılmalı, kullanılmakta olan ilk müdahale aracı, arozöz, su tankı, helikopter, paletli traktör, greyder vb. araçlar, kullanıcıları ile beraber her an bakımlı ve faal halde bulundurulmalıdır. Ayrıca insansız hava araçlarıyla ormanlarımız devamlı izlenmelidir. Yangından zarar gören ormanlık alanları en kısa sürede iyileştirme ve ağaçlandırma çalışmaları başlatılmalıdır. Orman Genel Müdürlüğü’nün artık kiralama yapmak yerine kendi uçak ve helikopter filosunu bir an evvel kurması gerekir.

             Av Turizmi gerekçesiyle, ülkemizde yaşam hakkı olan yaban hayvanlarının, sırf gelir getirsin diye devlet eliyle katledilmesi kabul edilemez.

            Yerli ve yabancı maden arama şirketlerinin Kaz Dağlarında olduğu gibi siyanürle altın veya değerli maden aramalarının sonunda binlerce çam ve diğer tür ağaçlar katledilmekte yaban hayvanları ise telef olmaktadır. Maden arama sonunda ülkemizin ve yöre halkının kazancı nedir? Yöre halkı bundan yararlanmakta mıdır? Yaralanmadığı ekonomik durumlarından anlaşılmaktadır. Arama yapan Şirketleri’n kazancı nedir? Zümrüt gibi yeşil, oksijen deposu olan bu ağaçlara yapılan katliama,  insanlara ve verimli topraklara verilen bu zarara değer mi? yapılan büyük tahribat eski haline geliyor mu? Bunlar bilinmemektedir.

             Devlet eliyle ya da kaçak olarak define ve hazine arama sonuçlarında da doğa harikası bembeyaz kumsalı ile tanınan, Mars’taki Jezero krateri özelliklerini taşıyan Salda Gölü, Buzul çağından kalma 12 bin yıllık Dipsiz Göl, 1. Derece SİT alanı, Dünyanın 2. Türkiye’nin en büyük krater gölü olan Nemrut Dağı Kraker Gölü gibi dünyaca ün yapan turizm açısından da büyük rağbet gören göllerimizin, Ekolojik yapısı ve Biyolojik çeşitliliği bozulmakta ve yok edilmekte bir daha eski konumuna gelemeyeceği anlaşılmaktadır.

              Giresun’da Dereli ilçesinde olduğu gibi dere yataklarına kaçak olarak yapılan bina ve tesislere imar affı ile izin verilmiş, dere yatağında oluşan sel felaketi sonucu, onlarca insanımız ölmüş ve birçok ev ve işyeri sular altında kalmıştır.

              Nehirlerimiz, derelerimiz, sahillerimiz, fabrika ve tıbbi artıklarla bölge halkının sağlığını tehdit etmekte, kanser vakalarının hızla yaygınlaşmasına neden olmaktadır. 

              Linyit kömürleriyle çalışan ve filtresiz olan Afşin Elbistan, Muğla Yatağan gibi elektrik üreten Termik Santralleri; çıkardıkları dumanlar ve zehirli artıkları ile bölge insanını zehirlenmekte, erken ölümlere neden olmakta… Ayrıca zeytinlik, fındık, kestane ağaçları gibi gıda ve gelir kaynakları ile verimli tarlalar ve mahsulleri de zarar görmekte,  yörenin temiz su kaynakları ise tükenmektedir.  

           UNESCO Dünya Kültür mirası listesinde olan, Diyarbakır’daki Hevsel Bahçesi ve AKP hükümetince, Milli Park Statüsünden çıkarılan, 1nci derece SİT alanı olan Göreme Vadisi Kapadokya ile Peribacaları… 800 yıllık Tarihi Kız Köprüsü, Mersin Mezitli’de 3500 yıl öncesine ait antik kent, Tunceli Mazgirt ilçesindeki Kaya Mezarları, 1800 yıllık Çukurova’nın Ayasofya’sı olarak bilinen Ala Camii, İstanbul’da Galata Kulesi gibi dünyaca tanınan tarihi ve kültürel eserler, ilave ve onarılma adına tahrip edilmekte ve aslını yitirmektedir.  

            Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerimizde dikey yapılaşma, şehirlerin silüeti ile tarihi yapısını bir daha düzelmeyecek şekilde değiştirmektedir.

            Anayasa’nın 169. Maddesi ve 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre ormanların korunması devletin güvencesi altındadır. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Buna rağmen Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ilgili Kamu Kurum ve Kuruşları ve yerel yönetimlerinin yukardaki “Çevre ve Doğa Katliamı” ile ilgili olarak yeterli önlem alamadıkları, etkin bir denetim yapmadıkları, Rant politikalarına karşı etkili olamadıkları değerlendirilmektedir.

            Türkiye bir önce enerjinin tüketildiği yerlerde yerel enerji seçeneklerine ve ev tipi güneş enerjisine yönelmelidir.

            Son olarak; ülkemizde çevre ve doğa politikaları, bu şekilde devam ettiği takdirde, gelecek kuşaklara bırakacağımız ormanlık alan, temiz hava,  kirletilmemiş göl ve nehirler ile tarihi ve kültürel eserlerin kalmayacağı düşünülmektedir.  

         

 

[1] www.evrensel.net>Çevre, Sözcü Gazetesi; 12 Temmuz 2019, son sayfa,

[2] Sözcü Gazetesi; 9 Ağustos 2019, s. 14,

[3] www.aa.com.tr>turkiye>bursada-orman-yangini, www.bursadabugun.com>haber>bursa-da-orman-yangininda-yanan-yerl,

[4] T24.com.tr>Gündem, Sözcü Gazetesi; 11 Ağustos 2019, s. 10, wnbursa.com>bursa-da-yangin-kuleleri-seyir-trasina-donuşmus-79418,

[5] www.memurlar.net>haber>eskişehir-de-span-class-keyword-orman-span, www.aa.com.tr>turkiye>eskişehirde-orman-yangini, Sözcü Gazetesi; 14 Ağustos 2019, s. 13, www.haberturk.com>weskişehir-haberleri>71165980-eskisehirdeki-orman, www.ogm.gov.tr>Lists>DispForm,

[6] www.amerikanninsesi.com>ormanlar-icin-asil-tehlike-yanginlar-mi-made-,

[7] Korkusuz Gazetesi; 23 Ağustos 2019, s.6, www.birgun.net>Güncel,  tr.euronews.com>Haber>Dünya, www.dw.com>banu-güven-izmir-yangınına-bakanlık-müdahalesi-incelenmeli, haber.sol.org.tr>turkiye>thkdan-bakan-pakdemirliye-yanit-ucaklarimiz, t24.com.tr>Gündem,

 [8] Kenttv.net>turgutreis-bayraktepede-yangin-50519, Sözcü Gazetesi; 3 Ağustos 2020, s. 14,

[9] www.dw.com>adana-kozanda-orman-yangını, Sözcü Gazetesi; 25 Ağustos 2020, s. 13, www.sozcu.com.tr>Gündem,

[10] www.haberturk.com>Gündem>3.Sayfa, www.yenisafak.com>Gündem Haberleri,

[11] https://www.trthaber.com/haber/turkiye/hatayda-cikan-orman-yangini-3-ilceye-yayildi-522332.html, tr.euronews.com>Haber>Dünya,

[12] www.cumhuriyet.com.tr>Türkiye Haberleri,

[13] www.indyturk.com>node, www.dw.com>nesli-tükenen-canlıların-avalanmasına-izin, ekolojibirliği.org>Haberler, www.evrensel.net>Yaşam>Çevre; Sözcü Gazetesi; 11 Temmuz 2020, s. 5, Sözcü Gazetesi; 18 Temmuz 2020, son sayfa,

[14] Sözcü Gazetesi; 19 Temmuz 2020, s.15,

[15] www.hurriyet.com.tr>Gündem,

[16] www.birgün.net>Çevre, Onedio.com>Gündem, Sözcü Gazetesi; 23 Haziran 2020, s. 5, www.yapi.com.tr>Haberler>Gündem,

[17] www.evrensel.net>Çevre,

[18] Cumhuriyet Gazetesi; 26 Ekim 2018, s. 8, www.sozcu.com.tr>Yazarlar>Saygı Öztürk,

[19] www.gercekgundem.com>istanbul>havalimani-5-yilda-koca-ormani-yuttu, Sözcü Gazetesi; 30 Kasım 2018, s. 14,

[20] www.aljazeera.com.tr>havalimani-ormanlik-alana-yapilamaz,

[21] www.diken.com.tr>trabzonda-parkin-katatli-sirkete-satilmasina-mahkeme, www.cumhuriyet.com.tr>haber>araplara-satilan-park-ihalesine-3-kez-du, www.haberturk.com>Gündem, www.karadenizgazete.com.tr>trabzon>şehidin-adn-satiyoruz-var-m-alan, www.trabzontv.com>bolgesel>sehit-ustegmen-erdal-kurtoglu-parki-halki.  Sözcü Gazetesi;  14 Ocak 2019, s. 11.  Sözcü Gazetesi;  17 Ocak 2019, s. 14,

[22] www.haberturk.com>Gündem,

[23] www.cumhuriyet.com.tr/haber/ODTU-deki-agac-katliami-boyle-görüntülendi.ht, https://onedio.com/kesmeyin-hocam-odtu-de-yasanan-agac-kesimiyle-ilgili-insanla, https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/odtude-ogrencilere-polis-ablukas,

[24] Sözcü Gazetesi; 10 Temmuz 2019, s.11,

[25] www.cumhuriyet.com.tr/Gokcek-in-tetereleri-bu-kez-Atatuk-Orman-Ciftliği, www.cumhuriyet.com.tr/Son -yeşile-veda-Atatürk-Orman-Çiftliği-simdi-de,  https://www.birgun.net>Güncel, www.radikal.com.tr>Radikal-2, www.diken.com.tr/son-agaclar-da-kesildi-aoc-arazisine-15-temmuz-müzesi-insati,

[26] https://www.sozcu.com.tr>Gündem,

[27] www.yapi.com.tr>Haberler>Gündem, Sözcü Gazetesi; 24 Temmuz 2019, s. 13,

[28] Kazdağları, (maden sahası); Çanakkale merkezine 30 kilometre mesafede, Kirazlı-Balaban Çeşmesi mevkiinde, saha aynı zamanda bölgenin tek içme suyu kaynağı Atikhisar Barajı’na 14, Kazdağları Milli Parkı’na 40 kilometre uzaklıkta. https://www.independentturkish.com>noda, Sözcü Gazetesi; 6 Ağustos 2019, s. 11,

[29] Sözcü Gazetesi; 9 Ağustos 2019, s.11,

[30] Alamos Gold; Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Meksika ve Türkiye’de projeleri bulunan bir maden şirketi, Şirket; Türkiye’deki faaliyetlerini iştiraki olan, yüzde 100 sahibi olduğu Doğu Biga Madencilik üzerinden yürütüyor. (https://www.bbc.com>turkce>haberler-turkiye-49245614,

[31] Sözcü Gazetesi; 5 Ağustos 2019, s. 11,

[32] Sözcü Gazetesi; 14 Ağustos 2019, s. 10,

[33] https://www.independentturkish.com>noda, Sözcü GAZETESİ; 1 Ağustos 2019, s. 10, Sözcü Gazetesi; 6 Ağustos 2019, s. 11,

[34] Sabah Gazetesi; 29 Ağustos 2019, s. 13, www.insaatderyasi.com>Sektörel, https://www.liderhaber.org/beton-rezaletine-yesil-kamuflaj-482485.htm,

[35] www.turizmguncel.com>haber>kocadag-doga-turizm-merkezi-bu-hale, Sözcü Gazetesi; 16 Mayıs 2019, son sayfa, www.samsungazetesi.com>samsun-haber>samsunda-turizm-bogesi-koca,

[36] www.kocaelibarisgazetesi.com>guncel>kandira-daki-tas-ocaği-icin-2-bin, Sözcü Gazetesi; 30 Ağustos 2019, s. 17, www.cagdaskocaeli.com.tr>haber>vatandaşlardan-tas-ocağı-tepkisi, www.bizimyaka.com>haber>chpli-tasdemirden-ortak-komisyon-teklifi, www.mmo.org.tr>kocaeliZbasin-aciklaması>tum-kurum-ve kurullarımı, www.lemanhaber.com>haberler>tas-ocağı-icin-doga-katledilmis-h7344;

[37]https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/cehennem-cukurunda-isyan-buyuyor-5321169,(Gökhan Ulu/Sözcü), Sözcü gazetesi; 7 Eylül 2019, s. 10, (Gökmen Ulu’nun yazısı), 

[38] Silis kumu; İnşaat sektörünün birçok alanında hammadde olarak kullanılır. Ayrıca temel olarak filtre kumu, döküm kumu ve cam üretiminde, çimento, deterjan, seramik gibi sektörlerde silis kumu kullanılmaktadır. (www.tunasiliskum.com.tr)

[39] İlerihaber.org>içerik>karadenizin-akcigeri-kesiliyor-borcamdan-zongulda, Cumhuriyet Gazetesi; 3 Aralık 2019, son sayfa, www.yapi.com.tr>Haberler>Gündem,

[40] Sözcü Gazetesi; 24 Şubat 2020, s. 14,

[41] www.akkunpp.com,

[42] https:www.hurriyet.com.tr>Ekonomi Haberleri, Sözcü Gazetesi; 21 Haziran 2020, s. 11,

[43] Sözcü Gazetesi; 24 Ağustos 2020, s. 11,

[44] Siyanür; havaya, suya kolay karışan bir madde olarak biliniyor. Ucuz olduğu için altın çıkarma işinde daha çok kar etmek için şirketler tarafından kullanılıyor. Borulardan sızan siyanür akarsulara, göllere ulaşıyor. Oralarda yaşayan canlıları da öldürüyor. Hiçbir şey olmasa bile buharlaşma yoluyla havaya karışıyor. Solunan havayla insan bedenine giriyor. 1 ton cevherden altın çıkarmak için 500 gram siyanür kullanıldığı belirtiliyor. Aynı miktarda altın için 3 ton suyun kirlenmesi gerekiyor. Siyanürle altın arama dünyanın bir çok ülkesinde yasaklanmıştır.  (www.orduolay.com>gundem>fatsada-siyanurlu-altin-arama), (www.evrensel.net>Çevre,)

[45] www.orduolay.com>gündemZfatsadaksiyanurlu-madene-olumlu-rapor, Sözcü Gazetesi; 13 Kasım 2020, s. 12,

[46] Odatv4.com>devletimiz-bu-katliama-goz-yummasin-27.022.046, www.yenicaggazetesi.com.tr>siyanurle-altinin-faturasi-agir-oldu-248592h,

[47] www.yenicaggazetesi.com.tr>topkapi-sarayinda-agac-ve-tarih-katliami-31,Sözcü Gazetesi; 23 Kasım 2020, s. 10,

[48] Sözcü Gazetesi; 19 Mayıs 2020,

[49] Hevsel bahçeleri; Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesiyle nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık 700 hektarlık verimli arazi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 180’den fazla kuş türünün barındığı, en büyük kuş cenneti,

[50] m.bianet.org>bianet>cevre>224622-ekoloji-birliği-nden-hevsel-bahcele, ekolojibirliği.org>Bildiriler,

[51] www.cumhuriiyet.com.tr>Türkiye Haberleri, Sözcü Gazetesi; 15 Kasım 2019, s. 13, Milliyet 16 Kasım 2019, s. 10, Sözcü 17 Kasım 2019, s. 15, Hürriyet Gazetesi; 23 Kasım 2019, s. 4,

[52] www.diken.com.tr>dipsiz-gol-icin-uzman-gorusu-suyu-doldursanız-anc,

[53] Hürriyet Gazetesi; 17 Kasım 2019, s. 10,

[54] Sözcü Gazetesi; 24 Kasım 2019, s. 10,

[55] Hürriyet Gazetesi; 23 Kasım 2019, s. 4

[56] Tr.spuniknews.com>turkiye>201…749-jeomorfoloji-derne, www.evrensel.net>Güncel>Çevre,

[57] Salda Gölü ve çevresi; İskoçya’nın Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mike Russel’ın Salda Gölü üzerinde yaptığı 4 yıllık araştırmasına ve ABD’nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)   göre Salda Gölü, dünya üzerinde Marsın özelliklerini taşıyan iki yerden biri. Yapılan araştırmaya göre, gölde bulunan magnezyum yüklü beyaz kayalar Mars’ta da bulunmakta. NASA, Mars’taki Jezero Krakeri ile Burdur’daki Salda Gölü’nün benzer bir mineral oluşumu ve jeolojik yapıya sahip olduğunu açıkladı. Salda gölü,   14. 06. 1989 tarihinde 1. Derecede Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmış iken… Bu karar Antalya Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunun 28. 07. 1992 tarih ve 1501 sayılı yeni kararı ile tadil edilerek, Salda Gölü kıyısındaki bazı mahaller, 2. Derece Doğal Sit Alanına tescil edilmiştir.(https://burdur.ktb.gov.tr>salda-golu,)(www.haberturk.com>Gündem)  (www.hurriyet.com.tr>Gündem)(www.sozcu.com.tr>Gündem, Sözcü Gazetesi; 1 Ağustos 2020, son sayfa, 

[58] www.cumhuriyet.com.tr>haber>salda-nasil-kurtulur-1734153, https:/7www.milliyet.com.tr>Gündem,

[59] https://www.sozcu.com.tr>Gündem, https://onedio.com>haber>salda-golu-ne-giren-is-makineleri-hakkinda-b,

[60] Sözcü Gazetesi; 20 Nisan 2020,  yazarı Çiğdem Toker’in, “Salda’nın kumları” başlıklı köşe yazısı,

[61] www.kocaeligazetesi.com.tr>haber>cop-sulari-sapanca-golune-akiyor, www.kocaelibarişgazetesi.com>guncel>sapancadan-sonra-suyu-ceşmede, odatv4.com>içme-suyuna-cop-05.021.938, Hürriyet Gazetesi; 11 Şubat 2019, s. 4,

[62] www.yurtgazetesi.com.tr>Çevre, www.aykiri.com.tr>Gündem, gazeteciyazaryusufyavuzblog.wordpress.com>2020.08.19>nemrut-krate, www.gazeteduvar.com.tr>Yerelhaber, Sözcü Gazetesi; 17 Ağustos 2020, s. 4, 

[63] www.haberturk.com>Gündem>ÇevreBölge tr.sputniknews.com>çevre>202…938-sosyal-tesis-icin-beto,

[64] Yeniçağ Gazetesi; 23 Nisan 2018, S. 4. www.hurriyet.com>Yerel Haberler>Tekirdağ>Ergene. https://www.youtube.com. Sözcü Gazetesi; 11 Şubat 2019, s. 8,

[65] www.marmarahaber.com.tr>haber>corlu-deresi-zehir-saciyor,  Sözcü Gazetesi; 3 Haziran 2018, s. 14.

[66] www.cnnturk.com>Türkiye, Sözcü Gazetesi; 29 Kasım 2019, s. 4,

[67] www.gazeteduvar.com.tr>Yerelhaber,

[68] www.gazeteduvar.com.tr>Yerelhaber, www.hurriyet.com.tr>Gündem,

[69] Onedio; ulaş Onedio Editörü, 05.05.2019 (Orada ne işleri var? Sahildeki Tıbbi Atıklar tehlike saçıyor)

[70] www.evrensel.net>Çevre, www.zhaber.com.tr>gundem>sahildeki-rezillik-bakanlik-neyi-bekliyor-h, www.zonguldakpress.com>haber-23762, www.cumhuriyet.com.tr>TürkiyeHaberleri, Sözcü Gazetesi; 5 Mayıs 2019, son sayfa,

[71] www.aa.com.tr>turkiye>giresundaki-sel-felaketinin-izleri-siliniyor, www.haberturk.com>Gündem, tr.euronews.com>Haber>Dünya, Sözcü Gazetesi; 24 Ağustos 2020, s. 10,

[72] Sözcü Gazetesi; 25 Ağustos 2020, s. 11,

[73] www.sondakikaturk.com.tr>gundem>tmmob-giresundaki-felaketin-nede, Sözcü Gazetesi; 25 Ağustos 2020, s. 10, www.doğrusu.com>news>giresunu-sel-aldi-suc-kimde,

[74] www.evrensel.ner>Çevre,

[75] Sözcü Gazetesi; 2 Eylül 2020, s. 9,

[76] www.sozcu.com.tr>hayat>Yaşam, www.birgun.net>Güncel, www.enerjiatlasi.com>Kömür ve Linyit

[77] www.evrensel.net>Çevre,

[78] tr.wikipedia.org>wiki>Lagina, www.gercekgundem.com>cevre>yatagan-termik-santrali-bir-koyu-yok-e,

[79] t24.com.tr>Çevre,

[80] www.cumhuriyet.com.tr>haber>yatagan-termik-santrali-icin-sembolik-k, gazetezeybek.com.tr>Haberler>Gündem, www.birgun.net>YeşilBirgün,

[81]  www.hurriyet.com.tr>Gündem, Sözcü gazetesi; 5 Kasım 2019, s. 9, Hürriyet Gazetesi; 23 Kasım 2019, baş sayfa ile s. 10,

[82] https://k2haber.com.tr/category/ekoloji, Sözcü Gazetesi; 12 Kasım 2019, s. 9, Hürriyet Gazetesi; 23 Kasım 2019, s. 10,

[83] Hürriyet Gazetesi; 23 Kasım 2019, s. 10, Sözcü Gazetesi; 13 Kasım 2019, s. 9,

[84] https://ekolojibirliği.org,

[85] Sözcü Gazetesi; 25 Kasım 2019, s. 7,

[86] Sözcü Gazetesi; 2 Aralık 2019, s. 7,

[87] www.hurriyet.com.tr>Gündem,

[88] Yatağan Termik santrali; 1976 yılında Polonya menşeli firma ile ön anlaşma imzalanmış ve 1 Haziran 1977’de yapımına başlanan santralin temeli, dönemin Enerji Bakanı Deniz Baykal tarafından atılmıştır. (o dönem Başbakan Bülent Ecevit idi.)  1982’de 1. Ünite, 1983’te 2. Ünite ve son olarak 1984’te 3. Ünite devreye girmiştir. İl merkezinin (Muğla) 26 km, ilçe merkezine (Yatağan) ise yaklaşık 3 km kadar batısında bulunan santral Bereket Enerji firması tarafından işletilmektedir. Türkiye’nin 5. En büyük linyit termik santralidir. Kamu tarafından işletilen santral 2014 sonunda özelleştirilmiştir. Yatağan Termik Santrali, 1 Aralık 2014 tarihinde Aydem Holding tarafından devralındı.  Bacaların arızalandığı durumlarda Yatağan’da hava kirliliği had safhaya ulaşmıştır. Kirliliğin arttığı zamanlardaysa santral durdurulmuştur. (www.yatagantermik.com.tr>tarihçe), (tr.wikipedia.org>wiki>Yatağan-Termik-Santrali),

[89] Sözcü Gazetesi; 3 Aralık 2019, s. 8,

[90] www.aksam.com.tr>Ekonomi, www.sozcu.com.tr>Gündem, www.pusulagazetesi.com.tr>cumhurbaskanindan-catese-kotu-haber-gereki, Hürriyet Gazetesi; 3 Aralık 2019, s. 11, Cumhuriyet Gazetesi; 3 Aralık 2019, s. 4,

[91] Sözcü Gazetesi; 6 Aralık 2029, s. 10,

[92] www.sozcu.com.tr>Gündem, Sözcü Gazetesi; 27 Ağustos 2019, s. 14,

[93] Ekolojibirliği.org>Haberler,

[94] Ekolojibirliği.org>etiket>Hacıbektaşlı,

[95] www.gercekgundem.com>istanbulda-gatanin-da-icinde-bulundu,

[96] Mimdap.org>34-donumluk-askeri-alan-tokynin, www.evrensel.net>Çevre, Sözcü Gazetesi; 30 Kasım 2018, s. 8,

[97] Haber. Sol. org.tr>turkiye>istanbulda-askeri-alan-imara-acildi-269330,

[98] Onedio.com>haber>tepkiler-yukseliyor-kapadokya-da-peribacalarinin-or, Sözcü Gazetesi; 13 Şubat 2019, s. 14, Gazetenin yazarı Yavuz Alatan’ın “Peribacalarına beton tuzağı” başlıklı yazısı,

[99] www.sondakika.com<Güncel,

[100] Cappadocia4u.com>Kapadokya-en-güzel-vadiler,  Sözcü Gazetesi; 17 Şubat 2019, s. 11,

[101] Sözcü Gazetesi; 23 Ekim 2019, s. 7, Onedio.com>haber>Kapadokya-da-mutlaka-gormeniz-gereken-15-yer-3, tele1.com.tr>unesco-dunya-miras-listesindeki-goreme-vadisi-milli-park-st,

[102] www.emlakinfo.com>haberler>news,

[103] www.hurriyet.com.tr>Gündem, Sözcü Gazetesi; 22 Temmuz 2019, son sayfa,

[104] www.haberler.com>Güncel, www.hurriyet.com.tr>Yerel Haberler>Antalya>Finike, www.arkeolojikhaber.com>Aktüel, Sözcü Gazetesi; 2 Eylül 2019, son sayfa,

[105] Onedio.com>haber> Sözcü Gazetesi; 7 Aralık 2019, s. 12, www.cumhuriyet.com.tr>Türkiyehaberleri, www.evosangeis.com>genel>cukurova-nin-ayasofyasi-olarak-bilinen-bi,

[106] Sözcü Gazetesi; 7 Aralık 2019, s. 12,

[107] www.cumhuriyet.com.tr>Türkiye Haberleri, www.sozcu.com.tr>Gündem, Sözcü Gazetesi; 23 Temmuz 2020, s. 13,

[108] https://www.medyagündemi.com>istanbulda-saskina-ceviren-görüntü-alti, Sözcü Gazetesi; 3 Şubat 2020, son sayfa,

[109] www.cumhuriyet.com.tr>Gündem, www.yapi.com.tr>Haberler>Gündem, Cumhuriyet Gazetesi; 12 Temmuz 2020,

[110] Revaklı Avlu; Avlu iç çevresinin revaklarla çevrelendiği, üzeri kapatılmış alanlardır. Bulunduğu binaya dayalı, ön cephesi açık, üstü örtülü ve örtüsü sütunlarla ya da payelerle taşınan mekâna verilen ad. Güneşten ya da yağmurdan korunma amaçlı işlevsel revaklara sundurma adı verilir. Caminin kalabalıktan taştığı zamanlarda namaz kılanların yağmurdan, kardan ya da güneşten korunmasını temin eder. Kâbe’de görülebilecek revaklar Osmanlı Padişahı II. Selim zamanında yapılmış, planları Mimar Sinan hazırlamıştır. (tr.wikipedia.org>wiki>Revak) 

[111] İslam ansiklopedisi. org.tr>Mihrimah-sultan-külliyesi-Üsküdar, Sözcü Gazetesi; 11 Ağustos 2020, son sayfa,

[112] https://www.evrensel.net>Kültür, Sözcü Gazetesi; 13 Ağustos 2020, son sayfa,

[113] https://www.gazeteduvar.com.tr>gundem>2020/08/12>galata-kulesinde,

[114] Sözcü Gazetesi; 19 Ağustos 2020, s. 11,

[115] Galataport İstanbul; İstanbul Karaköy Vapur İskelesi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fındıklı Kampüsü’ne ait bina arasındaki sahil şeridinde yer alan… Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. ile yapılan anlaşmayla Doğuş Grubu’nun (Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk)  Bilgili Holding (Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili) ortaklığıyla 2014 yılından bu yana yürüttüğü Boğaz kenarında 1,2 km’ye sahip sahil şeridinde yer alan Galataport İstanbul projesi. Otel, kafe, restoran, butik mağazaları, ofis ve sanat müzesinin yer aldığı bir kruvaziyer limanı.(organize turlar için seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerin sığındığı yolcuların ihtiyaçlarını karşılandığı liman)   (Vikipedi Özgür Ansiklopedi)  

[116] Sözcü Gazetesi; 16 Ağustos 2020, s. 10,

[117] T24.com.tr>Gündem, www.medya-24.com>haber-ulkemde –yargıya-nasil-guveneceğik-13, www.dunya.com>Gündem, www.milliyet.com.tr>Ekonomi, www.sozcu.com.tr>Gündem,

[118]  www.gasetepatika12.com>800-yıllık-kiz-koprusu-is-makineleriyle-tahrip, Sözcü Gazetesi; 20 Ağustos 2020, s. 10, ekolojibirliği.org>Arkeoloji,

[119] Onedio.com>Gündem,

[120] Sözcü Gazetesi; 20 Şubat 2020, s. 11,

[121] www.yenicaggazetesi.com.tr>dikey-mimariye-kim-izin-verdi-232293h, www.diken,com.tr>hayaller-yatay-gercekler-dikey-istanbul-gokdelen-sayi, www.milliyet.com.tr>Yerel Haberler>İstanbul,

[122] www.yapi.com.tr>Haberler>Gündem,

[123] www.egeyonhaber.com>AnaManşet, Sözcü Gazetesi; 16 Aralık 2019, s. 13,